Taşralı
[ italik -Yağmur yağıyor
günlerdir bir küfrün içinde yaşıyorum kentin sokaklarından öylece akıp gidiyor zaman insanlar karşılıksız sorularım oluyor onlar ne beni ne kendilerini dinleyip duyuyor sonra parçaları düşüyor ruhuma geçmiş kesikleri taşralı düşlerim kanıyor o vakit eğer anlatılırsa yalnızlığın ne anlamı var yağmur yağıyor telaşını seviyorum kuşların belki şimdi biri şuracıkda ölebilirdi kaburgama bir bıçak saplanıyor kalbime eğilip ibrani diliyle fısıldıyor biri , ağlama doğru ya babam da öldü benim nasılda unutmuş gibi yapıyoruz herşeyi mutsuzluk ne çok yakışıyor bize dağların bulutları gibi vurulmadan önce en son ne düşünür mesela insan ipi kopmuş uçurtmalar nereye takılır çiçekler düşmanlık bilir mi neden uzaklara özlem duyar turnalar cezadır kalmak en büyük korkusu dönünce unutulmak her acının yanında durup, yontarız kendimize ateşe banıp banıp yüreğimizin kalemini karalarız saklandığımız kabuğumuzun duvarlarına aklımızdan inip gerçeğe yürürken hayaller kırlarda koşar gibi özgürce platonik sevmeye özen göstererek yine acaba sesimiz kendimize ulaşıyormuydu bilmem ki kapılar açılırken ardında neden titrerdim daralırdı hayata açılan pencereler gök gürlüyor yıldırım düşüyor gamzemin arkına babamın dışa vuramadığı ince yanına sokuluyorum çivili yastıklar sevgisiz yorganlardan başımı çıkartmazken ıslak gözlü dilenci bir çocuk utancındayım yağmur yağıyor günahıma giriyor en güzel çağım avuçlarını öptüğüm siyah beyaz fotoğrafların mizacında üşüyorum körelmiş bıçak kadar üzgünüm şimdi bana bir hiç lazım anlamsız kelimeler gibi ne çok ağrım var yağmurla başımı alıp gitmeyi planlıyorum beni bağışla büyük kent dikenli teller var çözümsüz duygularımda ölüyordum hissetmedin mi... |
Çok güzel dizelerdi
Kaleminiz daim olsun kardeşim
Nice güzel eserlere imza atmanız dileğiyle