Bir Seyyah Düşü
Keşke bir seyyah olsam
En ücra, bilinmedik mevkileri görsem Geçtiğim her durakta yeni şiirler yazsam Okusam, dinlesem; dinlensem. Her durakta her dudaktan Yahut masum aşkların kazındığı her duvardan Gözyaşlarıyla arındırılmış her duadan Hissetmeyi, insanlığı öğrensem. Yaşayabilsem, nefes almayı bir kenara bırakıp Bir kenara bıraktığım kaygılarıma küssem Sussam, sessizlik yankılansa zihnimde Konuşmayanların dahi şüphe etmesem ilminden. İnansam, sorgusuz; korkusuz Şüphesiz.. Başlı başına inanç koksam Oldu olacak tapsam insanlığa İnanıyorum. Oldu, olacak. Öldü ölecek gibiyim. Samimiyet somutlaşsa biraz daha Bir hazdan fazlası olduğunu hatırlasam yaşamın Birazdan umutlarıma, hayallerime bir çizik atacağım Birazdan ama çünkü sonlanmadı henüz bu şiirin yaşamı. Gün boyu gün batımını betimlemeyi bıraksam Anı yaşamak bu denli ıraksa Bu benim suçum, koşamadım peşinden hayallerimin Koşamadım, yoruldum. Koşsaydım ne kaybederdim ki Sabahın beşine doğru Penceremdeki beton yığınını tek hamlede yeşile boğdum Ve güneş peşine doğdu Sabahın beşine doğru Unutma bu bir seyyah düşü Umut var, şiirler ölümsüzdür İliklerinde hissettiğin bir eyvah düşün Ben düştüğüm her ücrada ölüm süzdüm. Biriktirdim kumbaramda biraz sonra açacağım Açacağım nefes verme kavgasından kaçacağım Kaçacağım olguları ütopyama saçacağım Saçacağım bu pisliğe bulaşacak paçacağız. |