Fırat Ve Dicle'nin Kalbine Mektup (Rachel Corrie'nin Anısına)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir akşam vakti,yemek yerken,bombalar evine düşmüştü,Irak lı yaşlı amcanın...Ben de yemekteydim.Yiyemedim feryatlarına,dayanamadım...Ağlayarak kaleme sarıldım,sarıldım kağıda...Zayıf yürekli biri olarak,içimden geçenleri yazdım...
Ama hemen bir kaç gün öncesinde,bir sabah kahvaltısında,Rachel Corrie’nin haberini izlemiştim..Hıçkırıklarla... Onun anısına.... Fırat ve Dicle nin kalbine yazdım. Bu bir sevda masalı, Bu masal altı binyıllık! Benim sevdam ise yeni, Bugünün sevdası… Ama geçmişten geliyor, Fırat ve Dicle. Ülkemin coğrafyası birçok aşkları yaşadı. Ferhat dağları deldi Şirin için, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun ve Fırat ile Dicle. Erkeklerin adını Fırat, kızlarınkini Dicle verdiler. Bereketlendi topraklar. Çöle bereket geldi, umut geldi. Ey Fırat! Ey Dicle! Şimdi ne haldesin? Ne oluyor sana. Bombalar kalbine yağıyor Fırat ve Dicle… Bombalar evine yağıyor Yemek vakti, bomba düşüyor çocukların sofrasına. Kan beynime çıkıyor. Umut yok oluyor. Bağrıma taş basıyorum Fırat ve Dicle! Musul, Kerkük, Basra, Kerbela Ve Bağdat bombalar altında. İnsanlar ve şehirler. Böyle bir yıkım görmedi. Bağdat altı bin yıldır, Ne savaşlar gördü. Böyle bir zalimliği görmedi Bağdat, Bugüne kadar. Ancak bugün gördü. Ey uykusunda uyuyan çocuk, Sokağında oynayan çocuk Düşünmezdin sen bunu. Ey gözü yaşlı amca, Kaybettin bütün aileni, Bir yemek sofrasında. Kadınların, kızların, gelinlerin, çocukların hepsi ölmüştü, Tam dokuz kişi,kalanlar yaralı… Nasıl da ağlıyordun sessiz sessiz. Benim yüreğimde hıçkırıklar. Ey baba, bilmezdin böyle olacağını. Bir somun ekmeğin, Her şeyini paylaştığın bir ailen vardı. Şimdi neyin var? Özgürlüğün olacakmış? Öyle diyor büyükleri… Sizi özgürleştireceklermiş! Sizi Saddam’dan kurtaracakmış, kurtarıcılar… Yoksa sofrandaki bir somun ekmeğe mi göz koydular! Ey ölen ölü! Şimdi yakınların bağırıyor, Ağıtlar yakıyorlar. Sen de bilmezdin bu günü, Yirmi iki yaşındaydın… Henüz baharındaydın hayatın… Evlenecektin belki, sevdalın vardı. Umutların vardı, Şimdi de sen yoksun… Umutların bile yok! Ey yan yana yatan bebek, Çocuk ve anne, Ey henüz doğmamış annenin karnındaki çocuk… Niye uzandın öyle? Gözleriniz açılmıyor Bu fotoğrafa ben dayanamıyorum. Dayanabilen var mı? Zalimin zulmüne rıza gösteren var mı? Yok diyemem… Yok, asla yok diyemem. Ben Rachel Corrie’yi tanımadım. Hiç yan yana durmadım. Bir sabah kahvaltısında ölümüyle tanıştım. Ben kahvaltıdaydım, o ölümle randevuda Ey özgülük savaşçısı Rachel Ey mazlumların umudu. Zalimlerden doğan mazlum! Seni yürek unutur mu? Senin de işin neydi buralarda? Bir yürek duruşu vardı sende, Bu yürekle yan yana olan… Yirmi üç yaşındaydı. Zayıftı vücudu. Ama zulme karşı güçlüydü… Duydun, Filistin’li çocukların evlerini yıkacaklardı! Koştun yıktırmamak için, Dozerin önüne oturdun Rachel! Dozerlerden de güçlüydü yüreğin. Sevda doluydu Rachel. Bir çocuk sevdasıydı, Kır çiçekleri kadar özgür Baharlarda gelen coşkun yüreklerde! Yürekler nerde? Sen bombalarla yanarken çocuk Ben uykudaydım! Bana öyle mahzun bakma Bağdat’lı çocuk, Yürek belki dayanır, Ama bende yürek yok! Dozerlere meydan okuyan yürek! “Kaybettiğiniz bir yürek var bende... Ben Amerikalı, Ben Fırat ve Dicle sevdalısı Ben Kerem ile Aslı Ben Rachel Corrie! ” Baharlarda gelen Coşkun yüreklerde, her dem filizlenen… İzmir 25.03.2003 |
Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın
Bu bir sevda masalı,
Bu masal altı binyıllık!
Benim sevdam ise yeni,
Bugünün sevdası…
Ama geçmişten geliyor,
Fırat ve Dicle.
Ülkemin coğrafyası birçok aşkları yaşadı.
Ferhat dağları deldi Şirin için,
Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun ve Fırat ile Dicle.
Erkeklerin adını Fırat, kızlarınkini Dicle verdiler.
Bereketlendi topraklar.
Çöle bereket geldi, umut geldi.
Ey Fırat! Ey Dicle!
Şimdi ne haldesin?
Ne oluyor sana.
Bombalar kalbine yağıyor Fırat ve Dicle…
Bombalar evine yağıyor
Yemek vakti, bomba düşüyor çocukların sofrasına.
Kan beynime çıkıyor.
Umut yok oluyor.
Bağrıma taş basıyorum Fırat ve Dicle!
Musul, Kerkük, Basra, Kerbela
Ve Bağdat bombalar altında.
İnsanlar ve şehirler.
Böyle bir yıkım görmedi.
Bağdat altı bin yıldır,
Ne savaşlar gördü.
Böyle bir zalimliği görmedi Bağdat,
Bugüne kadar.
Ancak bugün gördü.
Ey uykusunda uyuyan çocuk,
Sokağında oynayan çocuk
Düşünmezdin sen bunu.
Ey gözü yaşlı amca,
Kaybettin bütün aileni,
Bir yemek sofrasında.
Kadınların, kızların, gelinlerin, çocukların hepsi ölmüştü,
Tam dokuz kişi,kalanlar yaralı…
Nasıl da ağlıyordun sessiz sessiz.
Benim yüreğimde hıçkırıklar.
Ey baba, bilmezdin böyle olacağını.
Bir somun ekmeğin,
Her şeyini paylaştığın bir ailen vardı.
Şimdi neyin var?
Özgürlüğün olacakmış?
Öyle diyor büyükleri…
Sizi özgürleştireceklermiş!
Sizi Saddam’dan kurtaracakmış, kurtarıcılar…
Yoksa sofrandaki bir somun ekmeğe mi göz koydular!
Ey ölen ölü!
Şimdi yakınların bağırıyor,
Ağıtlar yakıyorlar.
Sen de bilmezdin bu günü,
Yirmi iki yaşındaydın…
Henüz baharındaydın hayatın…
Evlenecektin belki, sevdalın vardı.
Umutların vardı,
Şimdi de sen yoksun…
Umutların bile yok!
Ey yan yana yatan bebek,
Çocuk ve anne,
Ey henüz doğmamış annenin karnındaki çocuk…
Niye uzandın öyle?
Gözleriniz açılmıyor
Bu fotoğrafa ben dayanamıyorum.
Dayanabilen var mı?
Zalimin zulmüne rıza gösteren var mı?
Yok diyemem…
Yok, asla yok diyemem.
Ben Rachel Corrie’yi tanımadım.
Hiç yan yana durmadım.
Bir sabah kahvaltısında ölümüyle tanıştım.
Ben kahvaltıdaydım, o ölümle randevuda
Ey özgülük savaşçısı Rachel
Ey mazlumların umudu.
Zalimlerden doğan mazlum!
Seni yürek unutur mu?
Senin de işin neydi buralarda?
Bir yürek duruşu vardı sende,
Bu yürekle yan yana olan…
Yirmi üç yaşındaydı.
Zayıftı vücudu.
Ama zulme karşı güçlüydü…
Duydun, Filistin’li çocukların evlerini yıkacaklardı!
Koştun yıktırmamak için,
Dozerin önüne oturdun Rachel!
Dozerlerden de güçlüydü yüreğin.
Sevda doluydu Rachel.
Bir çocuk sevdasıydı,
Kır çiçekleri kadar özgür
Baharlarda gelen coşkun yüreklerde!
Yürekler nerde?
Sen bombalarla yanarken çocuk
Ben uykudaydım!
Bana öyle mahzun bakma Bağdat’lı çocuk,
Yürek belki dayanır,
Ama bende yürek yok!
Dozerlere meydan okuyan yürek!
“Kaybettiğiniz bir yürek var bende...
Ben Amerikalı,
Ben Fırat ve Dicle sevdalısı
Ben Kerem ile Aslı
Ben Rachel Corrie! ”
Baharlarda gelen
Coşkun yüreklerde, her dem filizlenen…
İzmir 25.03.2003
MEHMET DEMİRKAPI (MEHMET DEMİRKAPI)
................................ Saygı ve Selamlar...