Bir Avuç Mavi İçin
Ey ömrümün nicesi, karlı kışın gecesi
Sen yılların ardından hiç hasretler dürdün mü? Ateş-i alevinde şiirimin hecesi Kırık, dökük şarkıya vuslatları sordun mu? Karlı dağın başında taşlara vurup başın Şu yalancı dünyada akarken gözden yaşın Taş duvara bakarken soldukça pembe düşün Fırtına , kar, boranda mutluluğa vardın mı? Bir damla düş beklerken bülbüllerden, güllerden Dikene kul olursun kayıp gidince elden Yazgısına yüz sürüp çalınca kader telden Tatlı tatlı hülyalar düşünüp de kurdun mu? Yıllardır ay toplarken kar çiçekli dağlardan Solgun bir gül ararsın şimdi hazan bağlardan Pamuk ipliği sanıp çelik örgü ağlardan Bir avuç mavi için bin bir acı derdin mi? Yazan yazmış bilinmez elden gelir ne çare Nazlı nazlı salınırken kalırsın hep biçare Derdine dert eklerken yıllar hep pare pare İnzivaya diz çöküp kahırlara kardın mı? Sene üç yüz altmış beş zamana ahir sürüp Dört mevsim yirmi dört ay arafa kahır sürüp Geceye, gün ekleyip her seher bahar sürüp El açıp dualara özlemleri sardın mı? Yalancı baharlarda yürürken peşin sıra Şu üç günlük dünyada düştükçe dardan dara Mazideki yıllara sabırlar kura kura Sevgilere ok olup hedefinden vurdun mu? Yüksel Beyocaktan |
Kırık, dökük şarkıya vuslatları sordun mu?
YÜREĞİNİZE SAGLIK