Yaslanıyorum
Kalmadı zamanın eski heybeti
Kimsesiz dağlara sesleniyorum Meğer vefasızmış can muhabbeti Geçmiş pınarından besleniyorum Gâhî kelâmımın içini yaktım Gâhî eyvahıma gülerek baktım Anladım ben bana dünden uzaktım Deli bir ırmakken uslanıyorum Değişti içimde renklerin rengi Varlığımın benle başladı cengi Öyle kavi cenk ki bulunmaz dengi Sanki günden güne paslanıyorum Ortalık toz duman kızıl kıyamet Kalmadı ruhumda eski azamet Anlamadım bunlar neye alamet Ne diye ve kime hırslanıyorum Geceler kor gibi güneşten sıcak Sessizlik gün boyu çığlıktan ocak Yer demir gök bakır bulutlar bıçak Yağmayan yağmurda ıslanıyorum Çile öbek öbek saklı saçımda Türlü ahengi var biçim biçimde Makberî’ce şimdi kendi içimde Kuru bir mezara yaslanıyorum ____________3/3/2016__-22:00___İst___Makberî |