Leyla Demir, 28 yaşında, hayatını eski kitapların huzurlu kokusu ve katı bir rutin üzerine kurmuş bir kütüphanecidir. Onun dünyası, her sabah bindiği T1 tramvayının arka vagonundaki sessiz, pencere ke...
Beşinci Bölüm: Rayların Arasındaki Sığınak Can, Leyla'yı peronun gürültüsünden ve kalabalığından uzaklaştırdı. Meydanın kenarına doğru yürüdüler. Leyla, adımlarını Can'ın ritmine uydurmaya çalışırken, bakışları Can'ın sivil kıyafetlerine takıldı. Üniformasız Can, Leyla'nın zihnindeki o mesafeli makinistten daha gerçek, daha erişilebilirdi. "Buradan," dedi Can, elini kaldırdı ve tramvay hatlarının hemen yanındaki, paslı tel örgülerin ardında kalan, neredeyse görünmez küçük bir patikayı işaret etti. Leyla, şaşkınlıkla Can'ı takip etti. Patika, iki ray hattının arasında, dikenli otların ve çakılların arasından geçiyordu. Birkaç metre sonra, rayların hemen dibinde, eskimiş ahşaptan yapılmış, penceresi buğulu ve çatısı eğri küçük bir kulübe belirdi. "Burası ne?" diye fısıldadı Leyla. "Benim sığınağım," dedi Can. "Vardiyam bittiğinde, eve gitmeden önce bir saat burada otururum. Tramvayın sesini dinler, ama kimsenin sesini duymam. Raylar devam ediyor gibi görünse de, benim için burası son durak." Can, paslı kilidi açtı ve Leyla'yı içeri davet etti. Kulübe, dışarıdan göründüğünden daha büyüktü ve şaşırtıcı derecede düzenliydi. Duvarları, T1 hattının farklı şehir manzaralarını gösteren solgun fotoğraflarla kaplıydı. Bir köşede, küçük bir elektrikli ısıtıcıdan yayılan hafif bir sıcaklık vardı. Ve en önemlisi: Bir köşede, üzeri örtülü, küçük bir kitaplık duruyordu. Leyla'nın gözleri parladı. Kitaplığa doğru yürüdü ve örtüyü kaldırdı. İçeride, çoğunlukla ikinci el, hafif yıpranmış kitaplar vardı; edebiyat, tarih ve garip bir şekilde, Leyla'nın okumayı çok sevdiği yerel şiir antolojileri. "Sana benzettim burayı," dedi Can, arkasından. "Sessiz, küçük ve kitap kokulu. Arka vagonun başka bir versiyonu." Leyla, o an Can'ın notlarla kurduğu iletişimin sadece bir flört değil, bir tanışma çabası olduğunu anladı. Can, onun dünyasına ait bir köşe inşa etmişti. Can, tek odalı kulübenin ortasındaki sallanan sandalyeye oturdu. "Sana neden Bağcılar'da buluşma teklif ettiğimi açıklamak istedim. Burası, benim 'yanlış durağım'." Leyla, kitaplıktan eline aldığı bir şiir kitabıyla, Can'ın karşısındaki eski bir kasaya oturdu. "Dinliyorum." Can derin bir nefes aldı. "Üç yıl önce. Bir ilişkim vardı. Her şey güzeldi, ama o, hayatımızın bu rayların tekdüzeliğinde geçmesinden nefret ediyordu. Benim işimi, beni hep yolda, hep tehlikede görüyordu." Can, gözlerini kaçırdı. "Tartışıyorduk. Bir gün, bu tramvayda, son durağa yaklaşırken... tartışma büyüdü. Ben işime, raya odaklanamadım. Ve... küçük bir kaza oldu. Önümdeki treni teğet geçtim. Kimseye bir şey olmadı, ama... neredeyse hayatımdaki herkesi ve işimi kaybediyordum. O kazadan sonra, o ilişki bitti." Can, gözlerini tekrar Leyla'ya çevirdi. "O günden sonra, bu mesleği ve aşkı hep bir tehlike olarak gördüm. Bu durak, bu Bağcılar, benim için hep o hatayı ve kaybettiğim yeri temsil etti. Aşkı yanlış duraktan bekledim, çünkü doğru durağın burası olmadığını biliyordum." Leyla, elindeki şiir kitabını yavaşça kapattı. Anladı. Can, onu kendi en zayıf anına, en korktuğu yere çağırmıştı. Leyla'nın gelmesi, bu travmayı birlikte aşmaya hazır olduğu anlamına geliyordu. "Bu yüzden mi," dedi Leyla, sesi yumuşaktı. "Bütün yolcuların arasında, en sessiz olanı, en çok gözlem yapanı fark ettin?" "Sen," dedi Can, ayağa kalkarak. "Sen, tramvayın her sallanışında bile elindeki kitabın sayfalarını çevirmeye devam eden tek kişiydin. Benim için sen, raylara rağmen kurulabilen, sessiz ve sağlam bir düzen vaadiydin." Leyla, Can'ın yanına yürüdü. Aralarındaki mesafe, artık cam duvarlarla değil, sadece yavaşça dağılan korkuyla ölçülüyordu. Leyla, Can'ın elindeki yırtık şiir sayfası parçasını gördü. "Peki şimdi?" diye sordu. "Şimdi, rayların sonundayız. Sığınakta." Can, kağıdı Leyla'ya uzattı. "Biletimiz var. Ama bu sefer, gitmek istediğimiz durağı birlikte seçelim." Can, Leyla'nın elini tuttu. Leyla'nın parmakları, Can'ın nasırlı ellerinde, sonunda ait olduğu o doğru durağı bulmuş gibiydi. İlk kez, Can'ın eli, bir direksiyon ya da fren kolu yerine, sadece Leyla'nın elini tutuyordu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.