ölüme doydu gözlerim
ocakta küllenen ayrýlýk akþamýnda
içim
yeni acýlar taþýyamayacak kadar
yalnýzlaþtý saat yediyi vurduðunda
yetmiþini buldu uðurlamalarým
kalbinde aðaç yetiþtiren bir babanýn
kök hücrelerine özenen çocukluðumu
terine banarak suladým
kim olduðumu sorduðunda
eski bir medeniyetten bahsediyorum
tanýdýk geliyor kendisine
biraz “ben” bulaþýyor tenine
hepimiz ayný çamurda yoðrulmuþuz
þeref alanda satanda ayný mayadan
insanlýðýn mealinde gizli her ne varsa
“öyle” dedi yavaþça
bakýþlarýný yerden toplayarak
allaha uzanan sesin yakýnlarýnda
siyaha yakýþan örtülü yüzüne gömdüm
koca bir þehri barýndýran gülümseyiþimi
kaldýrýmlarý bozuk o yokuþta
“yorgunluðumuza iyi geldi” demiþti
biraz sonra asmalý bahçede içtiðimiz
demli çayýn tadýna
koltuðumun altýndaki ahmed arif kitabýndan
rastgele seçtiðim þiirde
ayný dizede bulduk kendimizi
“ekmeðe aþka ve ömre”
iþçi pazarýnýn ortasýndan geçen yolun sonu
duvarlarýna dua sürülen dergâha çýkardý bizi
her duada anne kokusunun güzelliði
her kokuda biraz amin bulaþtýrdým
hikayemizin ucuna
-eski bir zamana kilitledim
ölüme doyan gözlerimi...-
Cömert Yýlmaz