’Ey þahin bakýþlým bülbül avazlým
Bir eli kadehlim bir eli sazlým
Ýþte ben gidiyorum kal ahu gözlüm
Ne sen beni unut ne de ben seni’
kaç aþk(ý) doðurdu gözlerim
hiçbirinde sen yoktun…
oysa titreyen tenime giyinmiþtim suretinin sýcaklýðýný
üzerime örttüðüm bütün türkülerde adýn geçiyordu
hangi ýrmak boðulduysa hýçkýrýklara sen akýyordun
aktýðýn her coðrafyada bir parça kokun kalýyordu
bakýþlarýmý bakýþlarýna gömerek kucaklamaktý endamýný
ömrü uðruna adayýp öyle diz çökecekti heybetli bedenim
mýzýkçýlýk yapan duygularýn esiri olmadan önceydi tutkularým
sana benzeme uðraþýndaki yýldýzlara dar etmeliydim her geceyi
nesilden nesil’e süre gelen devrimlerle yenilenirken ümidim
yitik medeniyetlerin kalýntýlarý arasýnda aradým seni-beni
yozlaþtýrýlan/yoklaþtýrýlan zamanlarýn içinden geçi(ri)yordum
gökyüzünün telaþlý gözyaþlarýyla yýkayýp kefenlerken sevgimizi
hayatým, içine sokulacaktý düþlerinde biraz yer açsaydýn
yaramdan öpen kuþlara baðýþladým ömrümün son nefesini
her devrin þairlerinden ödünç aldýðým þiirlere sardým
çürüyen kalbimin yosun baðlamýþ kara yazgýsýný
ister oku senin olayým/ister yaz el’e kalayým…