gelemeyiþin ilan ediliyor gönlümün çorak topraklarýna
kýrýlgan bir keman eþiðinin çatýrtýsýnda parçalanýyor gözlerim
geçilmiyor sýrat’ýndan
kirpikleri boyanýrken hüznün þafaðýna heybetli sancýnýn
kentin muhtelif köþelerinde kundaklanýyor ömrüm...
aþka sürgün ney sesinde inliyor gökyüzümüz
yorgun bir çocukluk göçüyor dar kentin sokaklarýndan
kýrýk dökük iskelesinde dolanýyor ýssýz bir dað baþýnýn maðrurluðu
göðsümün sýðamadýðý gökyüzünde avlýyorum kuþlarý
hangi dilde anlatýlýr ki ademoðluna
sonbaharda ýrzýna geçilen yapraklarýn masumluðu...
anbean yeþil bir denizin dalgalarý okþuyor kýyýlarýmý
oysa ezelden þarap kadehinde kýzýlca kýyamet tiz’im
gökyüzüne asýlmýþ bir þiir vuruluyor mavisinden
semaya serilen yaðmura perçinliyor sýzýsýný
yanýk bir dua tütüyor avuçlarýmda dumaný ruhumu saran...
sürgün yemiþim cehenneme bin ömür
nerenden öpsem cennet kokuyorum...
Harun PEHLÝVANOÐLU