- 1021 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bulgurun Taşı
Sen t/uzaksın, biliyorum dokunsam sana yok olacaksın...
Koca bir kalabalığın ortasında seçtim seni, benim ömrüm zaten mahşer yeri... Yolcuydum ve Midyad yolunu kesmiyordu gözüm, ölesiye yorgundum. Bulgur taşı gibisin biliyor musun? Aynı tadda binlerce tanenin içinde değiverdin dilime. Kekrem, bilinmeyen, farklı. Sürüden ayrı.
Kalıptan çıkmış mutluluklar çerçevesinde, dört yanım mutsuzluk. Sığamıyorum altın kafese. Aslında yalnızlık zor değil, ağır değil, paylaşacak kimsen yoksa yüküne alışıyorsun. Tuhaf bir denklem, sevgisizliğinin farkına varmadıysan yaşarken, yalnızlıktan sızlamıyorsun. Ben bir buz kalıbıydım, ateşe düştüm.
Tüm yitirdiklerimi üst üste toparlasam, bir sen olmayacak biliyorum. O yüzden seni hayal sandığımda saklıyorum. Düşümde varlığını giyinip, tüm yokluklarındam soyunuyorum, kabuğum düşüyor, üryan kalıyorum. Yüreğime oturan taşsın sen, ben de seni kendimden eliyorum...
Benliğimi kemiren aç bir kurt seni düşlemek, mantığım işlevini yitirince, yüreğime yenik düşüyor tüm karşı çıkışlarım. Tenimi delik deşik eder diye korkuyorum gözlerin, görebildiğin yerlere hiç uğramıyorum.
Senli bir akşam düşlüyorum düşüm... Günlerden kış, hava soğuk, içim sıcak. Hava soğuk, içim sıcak. Şarap olmasa da olur soframda, varsın yanmasın şöminem. Gülüşün ısıtsa beni, doygun sohbetlerden nasibimi alsam, nefsimi tıka basa senle doyursam diyorum. Tenim değil, tinim diliyor seni.
Geleceğe kilitlenmiş bir cinnet içinde, labirentin tek çıkış kapısını arıyorum. Geçmiş tütsülenmiş kuytu bir köşe gibisin, huzur kokuyorsun. Günahkar ibadetlerden sıtkım sıyrıldı, nefes aldığım her köşede zebaniler, okuyup bildikleri duaları, şehvet üflüyorlar üzerime. Sığınsam sana diyorum, yamacında yer bulamıyorum.
İşte o yüzden bilinmezim; ’ Sen t/uzaksın, biliyorum dokunsam yok olacaksın... ’ diyorum.