- 1120 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Sevda Magandasıyla Monolog
Sayın maganda; iki çift kelâmım var size, içimde durdukça beni kemiren. Sizden illet olmasın ama, kanser gibi beni içten bitiren. Efendim, şimdi sizin yüksek makamınızda bana söz düşmez ama, müsaadenizle biraz edepsizlik yapacağım. Kuru sıkı feminist kurşunları ile gelmedim karşınıza, silahsızım, silah çekmediğiniz müddetçe sizi dilimle vuracağım. Köseleye dönmüş beyninize kurşun işlemez ama, üzgünüm ben artık susamayacağım...
İstemsiz gözlemlerim var sizin üzerinizde, her ne kadar bilsem ki ,çevrenizdeki saniye, sene gelir bana, her yerdesiniz, ne kadar dikenli tel çeksem de etrafıma, mesafe koyamıyorum aramıza. Bir yolunu bulup, içinde bulunduğum her ortamda çıkıveriyorsunuz karşıma. Ne kadar çoksunuz, nasıl bu kadar hızlı ürüyorsunuz? Atalarımızın boşa konuşmadıklarını kanıtlayan örneklersiniz. Burnumun dibinde biten, istemediğim otsunuz. Bir de kötü kokuyorsunuz!
Şöyle bir bakıyorum da uzaktan size; sorgulamaların üzerine kurdugunuz, yargılamalarla sonlardığınız sevdalarınız var. Tapulanmış, birinci elden bedenler, kullanılmamış ruhlar istiyorsunuz aciz köle benzerleri. Ne tuhaf bir teori ,nasıl bir çelişki ’değişmeyen tek şey değişimdir ’ , değiştirin o zaman kaba kuvvetinizle kendinize ait olmayan hayat biçimlerini! Kılıflarını değiştirebilme olasılığı her zaman mümkün, bilmediğiniz şey; inatçıdır ruhların özü. Eyleminiz gözünüze bir anlık parlak görünse bile, zamanla yitirecektir rengini, elinizdeki esirin pembe teni siyaha dönecektir zamanla. Hiçbir boyun eğme biçimi gönüllü değildir sayın maganda. Geçici bir zaaf durumu söz konusudur, isyan başlayana dek sürer. Bu da, elde ettiğiniz zaferin geçici olduğu, göndere diktiğiniz bayrağın her an inebileceği anlamındadır. Böyle bir mağlubiyet ile yaşayabilir misiniz? Egonuza atılan bu çentik, sizi kan kaybından öldürmez mi? Hoş; böyle durumlar için, b planınız her daim hazırdır öyle değil mi? Önce psikolojik terör, sonra bedensel şiddet, yine de adam edemediyseniz vurun gitsin! Memlekette kadın mı yok...
Pardon, dinlemiyorsunuz belli ki beni. Bir istisna dikkatinizi rica edeceğim! (malum, size uzun süre kendini dinletmek, ya da herhangi bir şekilde dinletmek her yiğidin harcı değildir, doğrunuzdan öte doğru yoktur ) Gülden karanfil, karanfilden gül kokusu almanın mümkünü var mı? Gülü seviyorsanız eğer, dikenine tahammülsüzlük neden? Neden sevdiğiniz kadınları, sevdiğiniz halleri ile içinize sindiremiyorsunuz?
Etekleri zil çalan, neşe dolu, hayat tutkunu bir kadına sevdalanıp (bu nasıl sevdaysa), ondan oturaklı, ensesine vurup, lokmasını alacağınız, bedenini dört duvar arasında saklayıp, ruhunu kırbaçlayacağınız bir zevce yapmanın mümkünsüzlüğü, aslanı kediye çevirmekle kıyaslanabilir... Bunu neden görmüyorsunuz?
Yanlış anlıyorsunuz bayım! Kedileri sevmeyin demiyorum. Haddime mi düşmüş! Gönül sizin, ancak kedilerin de tırmalayabileceği ihtimalini gözardı etmeyin. Unutmayın ki, sizin kalıbını hazırladığınız kadın, sevdiğiniz kadın değil, ellerinizle şekillendirdiğiniz bir heykeldir. Özünden ayrıştırılmış benlik, benlik olmaktan sıyrılmış tinsiz bir tendir. İçi boş bir çuvalı sevmek ise, içi dolu çuvalı taşımaya cesaret edemeyenlerin seçtiği yoldur.
Ne anlatıyorum,kime anlatıyorum! Sayın maganda siz beni hâlâ dinlemiyorsunuz. Bir ümit belki anlaşırız demiştim, belki kulak verirsiniz sesime. Belki doğrularınızı aklarsınız gözümde, yanlışlarınızı paklarız birlikte. Bakar mısınız! Kulaklarınızı kapatıp, nereye gidiyorsunuz?
Kendi kendime konuşmalarıma şahit oldunuz, af buyrunuz efendim. Bir istisna yapıp , bir kibarlık etseydiniz, ben sizi çok dinledim siz de sözümü bitirmeme izin verseydiniz!
Pekâlâ, yok nasılsa cezası, bildiğiniz yolda mutluluk öldürmeye devam ediniz...
Ben bu katliama daha fazla bakamayacağım, lütfen beni mazur görünüz.
Sayın maganda gölge ettim üzgünüm.
İkimizde de bu inat varken yenişemeyiz, sizin yönünüz bana tuzak, benim yönüm size uzak, varın o halde yolunuza gidiniz...
YORUMLAR
zevkle okudum iyi bir yazı kutlarım, fikir jimlastiği babında
magandanın savunması yok mu,o eksik kalmış,
hukuksal olarak savcı olmuşsunuz,ya avukat savunmanın avukat hakkı yok mu,
bu magandalar toprağa tepeden düşmedi ,toplumsal normların yaratığı bir durum,nasıl vietnam savaşı psikopat insanlar ,sorunlu insanlar yaratıysa toplumda bunları en başta yarattı (vietnam sentromu ),böyle gitsin demekle gitmiyor,aslında kökeninde kadınlar suçlu birbirlerine erkek çocuk sahibi oldum deyip hava atarken kaynana erkek çocuk isiyorum deyip bas bas bağırdıklarında oğlunu gaza getirdiğinde arkasında yine kadın vardı,ya devlete ne demeli köylere bile okul açılmazken
bu insanlar nasıl eğiitlecek diye düşünmedi,askerleri eiğtirken savaş sanatı ve gereksiz bilgiler verilirken bunlar önemsenmedi, toplumda nasıl davranılması gerektiği ve kadın ruhunun incelikleri öğretilmedi,temelinde ataerkil yapı yatmaktadır,
yani bunuda destekçisi kadınlardır biz eziyet çektik oda çeksin demektedri,kadın kadının ku..rdudur,
bence magandalık kökeninde erkekten çok kadın eğitimsizlik ve ataerkil yapı yer almaktadır:)
garipler savunmasız kalmasın ,savunma hakkı insanın varoluşuyla oluşmuş en temel haktır,
sayın süberk
Zeynep Hanımcığım yazınızı ilk kez okuyorum. Siz kızgınlığınızı bile bu kadar etkileyici, akıcı, muhteşem ve edebi bir dille yazıyorsanız güzel hislerle kaleme almış olduğunuz bir yazı kimbilir nasıldır.. Ben inanılmaz etkilendim kaleminizden. Tebrik etmek istiyorum. Fırsat buldukça eski yazılarınızı da okumak istiyorum. Teşekkürler paylaşımınız için. Sevgi ve saygılarımla..
Kendi kendime konuşmalarıma şahit oldunuz, af buyrunuz efendim. Bir istisna yapıp , bir kibarlık etseydiniz, ben sizi çok dinledim siz de sözümü bitirmeme izin verseydiniz!
Pekâlâ, yok nasılsa cezası, bildiğiniz yolda mutluluk öldürmeye devam ediniz...
Ben bu katliama daha fazla bakamayacağım, lütfen beni mazur görünüz.
TEBRİKLER EFENDİM