karanlıklar içinde iki sevgili
Ey sevgili,nasıl bir bağ bu aramızdaki, anlatılamaz bir yara gibi büyümekte bedenimde.Merhem var ama ben sürmek istemiyorum daha da büyüsün beni de büyütsün istiyorum.Seni düşündüğümde bedenimde bir titreme bir yanma oluyor her seferinde,engel olamadığım bir şeyler oluyor sahibi olduğun bedenimde.Evet yarim anlıyorum neden bütün bu doğa üstü olayların benliğimi nasıl ele geçirdiğini çünkü sensin sahibi ruhumun.Bu gece azat ettim ruhumu seni bulup gecelerinde sana bir ses sana bir nefes olsun diye.Kızma be sevgili gitmez bir yere asi ruhum elbet bulur senin bedenini yolundan sapmadan.Bilirim yarim sen hep kızarsın küçük sevgiline ne yapsa yanlış ne yapsa suç çünkü değil mi?Kızma sevgili ne yapıyorsa seni özlediği, özlediği yerde olmak istediğinden yapar uzun gecelerin prensesi.
Aslında o karanlıklar ülkesinden gelmiş siyahlar içinde bir zahir.Sen gibi,senin karanlığını sevmiş,ışıksızlığını,yalnızlığını,soğukluğunu…Üşümüş ilk başlarda aslında alışık olmadığı kadar soğukta kalmış yüreği,nefes alamamış sende görmüşsün onu uzaktaki pencerenden ama öylece bakmışsın sadece.Sanmışsın ki ne olursa olsun gitmez her sabah bakarsın biraz daha azalmış nefesi ama gene orda bir umutla bakmakta gözlerindeki en küçük ışık için.
Ama işte bir sabah bakmışın gitmiş hiçbir şey söylemeden.O zaman içinde parçalanmış bir şeyler o taş kalbinin taşları kırılmış atmaya başlamış kalbin yeniden, ama ne çare gitmiş bir kere karanlıklarının prensesi prensine bir kere bile içten sarılamadan.Kalen boş kalmış pencereden bakmakta boş artık bir nefes yok seninkiyle duyulan azda olsa.
Nedense içindeki umut hiç bitmemiş karanlıklar prensesinin.Beklemiş hep sabırla aşkının boşa gitmeyeceğine inandırmış hep kendini.Günler birbirini kovalamış aylar geçmiş ne bir haber var ne bir selam.Sonra uzaklardaki sevdiği gelmiş yanına söylemiş aşkını götürmek istemiş tekrar kalesine ama prenses gitmemiş.Korkmuş yeniden üşümekten hastalanmaktan.Ama prens taşımış kalesini sıcak ülkelere üşümesin diye prensesi.Gene de gitmemiş prenses ,gözyaşları içinde haylaz susuzluğuyla bir öpücük kondurmuş prensinin dudağına HOŞÇA KAL demiş.
Vazgeçmemiş aşkından prens pes etmemiş biliyormuş çünkü prensesin kalbini, ona aitmiş prenses her şeyiyle.Prenseste onun olmaya yemin etmiş,uzakta bile olsa her şeyi göze almış çünkü yaşama sebebiymiş prens onun için.Öyle sevmiş ki prens prensesi, bir sabah güneş doğmuş karanlık dünyalarına.
Prenses inanamamış gözleri dolmuş mutluluktan,hiç böyle mutlu etmemiş prensi onu ve o günden sonra kendini prensine ve güneşin olduğu sıcak ülkesine adamış.Bir ömür prensi koynunda uyutmuş saçlarını okşamış ve her uykuya daldığında kulağına usulca onu ne kadar çok sevdiğini söylemiş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.