TOROSLAR DA UNUTULAN GİZEMLER ŞEHRİ ERMENEK. BÖLÜM-1
Bugüne kadar ne turizmcilerin, ne de tarihçilerin el atmadığı, bir tarih, bir doğa, bir turizm, bir kültür cennetidir ermenek. orta torosların güney yamaçlarında konuşlanmış olan ilçenin kuruluşu i.ö(isadan önce) 8.yy’ a (sekizinci yüzyıl) dayanır.yöredeki mağaralar ile içinde bulunan mezarlar bunun en güzel ve açık kanıtlarıdır.
Bu mağaralardan birisi de,şu andaki ermenek ilçemizin tam altında bulunan ve içinde yeraltı ırmağının geçtiği maraspolis mağarasıdır. bu mağaranın isminden dolayı, ermenek’ in en eski isimlerinden birisi, marassa, daha sonrada maraspoli olduğu sanılmaktadır.İlçenin en eski yerleşim yeri, inöğlesi denilen düzlükte kurulduğu sanılmaktadır.Çünkü bu yerde, çevrede köristan denilen, ölü şehir kalıntıları mevcuttur.
Bölgede bulunan mağaralar ile bunların içindeki, erenler denilen mezarlar ile bu mezarlarda bulunan insan iskeletleri, topraktan çıkarılan seramik parçaları, Kilise denilen bölgeden Göksu çayı’na kadar uzanan sahada, heykeller,mağaralar,duvar kalıntıları,lahitler ve binlerce tarihi eserlerin bulunması, buranın cok eski dönemlere ait bir yerleşim yeri olduğunun göstergeleridir. Bölge, tarihin belli bölümlerinde Hititler, Frğyler, Yunanlılar,Persler, Romalılar, Bizanslılar, Karaman oğulları ve Osmanlılara yer ve yurttluk olduğu, çeşitli medeniyetlerin buluşup, kucaklaştığı, bir yerleşim yeridir Ermenek.İlçemiz idari yönden Karaman ilimize bağlıdır.
İlçede ve yöresinde mevcut tarihi eserleri şöyle sıralayabiliriz.Yörede İsa’dan önce, yontma taş devrine ait binlerce mağaranın yanında, m.1300 yılında Hacı Ferruh tarafından yaptırılan Akça Mescit, m.1362 de Karaman beyin oğlu Mahmut Bey tarafından yaptırılan Ulu Camii,yine Mahmut Bey in oğlu Musa Bey tarafından yaptırılan Tol Medrese,1434 ten önce yapılan Meydan Camii(mimar Emin Rüstem Paşa Camii) m.1565 yılında Hacı Ali isminde bir sahsın yaptırdığı Kemeres u (Havasıl) Camii, xıv yüzyılın ilk yarısında Mahmut ve Halil beyler tarafından yaptırılan Karamanoğlu hamamı,islami bir eser olmayan Firan kalesi (Ermenek Kalesi), dünyanın 3. büyük mağarası Maraspolis (Maraspulla), Persler tarafından kayalara işlenmiş üç aslan heykeli, m.1305 te yaptırılan Görmel Köprüsü (Ala Köprü), Nure’ nin oğlu Karaman adına Balgusan’ da yapılan Karamanoğlu İmareti, Musa Bey tarafından yaptırılan Lemos(Musa Bey) camii ve Lemos( Ak Köprü) Köprüsü, m.ö. xııı . yy dan kalma (Gargara) Güney Yurt beldesinin doğusunda bulunan İkizin Hitit Kabartması, Mennan Kalesi, Halimiye(Tepebaşı), Fariske( Göktepe),Çukurbağ, Uğurlu Köristanları, Başyayla Kaya Mezarları, Sarıveliler Peri Bacaları daha neler neler yok ki. Lemos( Esentepe) Köyü sınırları içinde bulunan Yontma Taş Devri mağaraları, tarihi yerleşim yerleri, kuzeyden doğuya uzayıp giden ve eskiden göl olduğu anlaşılan ve üzerinde Yengeç, Kelebek fosillerinin bulunduğu kır. İlk etapta saya bildiklerimiz bunlar.
Yukarda kısaca anlatmaya calıştığım kısa tarihi ve tarihi eserlerinden sonra, ilçeyle , Ermenek’le ilgili iki noktada bilgi aktaracağım.
a) Maraspolla(Maraspolis) mağarasının dünü ve bu günü:
Maraspolis mağarası hakkında bu güne kadar bazı araştırmalar yapıldıysada, dünyanın üçüncü büyük yeraltı mağarası ve ırmağının bulunduğu bu mağara ve yeraltı nehri, Ermenek, Ezvendi, Sultan Alanı, İzvitler bölgesini kapsadığı, yerli halkı tarafından söyleniyor ise de, bu varsayım sadece söylentiden öte geçmiyor.Bana göre bu uzantının, Başyayla, Sarıveliler, Uğurlu, Göktepe, Lemos( Esentepe) köyü, sınırlarınıda, hatta ve hatta, Taşkent ve Hadim ilçelerini de kapsadığını, dahada öte giderek, ısparta ve göller bölgesiyle bağlantılı olabileceği varsayımları, halkımız arasında konuşulmaktadır, söylenmektedir.
Bu yeraltı gölü veya nehrinin hangi yöne akıntılı olduğu konusunda da şu söylentiler ağırlıklı olarak söylenir halkımız arasında.Büyüklerimizin anlattıklarına göre, akıntının yönünü tesbit için, bu yeraltı nehrine kırk deve yükü saman döküldüğü, dökülen bu samanların bir bölümünün, Anamur ve Gazipaşa ilçelerimizin bazı çeşme ve narinciye bahçelerini sulayan kuyu ve artezyen sularıyla yüzeye çıktığı söylenip, rivayet edilmektedir.
Söz konusu Maraspolis Mağarasına veya yer altı nehrine( gölüne) ulaşılmayı sağlıyan fakat, ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı belli olmayan ilk giriş yeri, Kepeng Dibi, ve Keçipazarı Mahallemiz sınırları içindeki tarihi giriş yeridir. Bu giriş yeri; yeraltı gölü veye nehri’nin eski giriş yeri olarak, gerçekten kayğan olması nedeniyle , çok tehlikeli olduğu bir gerçektir. Bu şartlar gözönüne getirilerek, 1954 yılında şehir içinden zamanın belediye başkanlığınca açılan 200- 300 m uzunluğundaki ışıklandırılmış tünel ile, bu yeraltı ğölü veya nehrine ulaşım sağlanmıştır.
Gerek birinci ve gerekse ikinçi giriş yoluyla mağaraya ulaşılmaya çalışıldığında ve mağaraya yaklaşıldığında, o yeraltı gölü veya ırmağının gizemli sesi, uğultusu ve girişlerin karanlık ve ürpertili oluşu, rutübet, sessizlik ve dondurucu bir soğuğa sahip olması ziyaretçiler üzerinde oldukça heyecan ve korku yaratmaktadır.
Mağara, tarihi devirlerde mesken, sığınakve zindanlık görevlerini yerine getirmiştir. İçinde çeşitli bölmeler, geçitler, sarkıtlar, dikitler,şellaleler ve göllerin bulunduğu bilinmektedir.Kesinlikle, yalnız ve rehbersiz girilmemelidir. Rivayete göre, kırk cesur adam mağaraya girmiş, korkup geri dönen birkaç kişi hariç, diğerleri bir daha geri dönmemişlerdir. Ancak yeraltı derelerini veya rehberleri takip ederek tünele ulaşılır. Ermenek’ in çeşmelerinden akan ve buzdolaplarını aratmayacak soğukluktaki suları ile şehri aydınlatan elektiriği bu yeraltı nehrinden elde edilmektedir. Hatta Göksu Çayı’ nın bir kolunu da, bu yeraltı nehriden taşan Ermenek Çayı oluşturmaktadır.Bağ ,bahçe sulamaları ve su değirmenleride bu suyla hayat bulmaktadır. Söz konusu su, verimli toprağı , güneş ve havası ile birlik olup, Ermenek ilçemizi İrem bağına dönüştürmüştür. Bundan dolayıdır ki, Ermenek’e yeşil Ermenek de denilmektedir.
Söz konusu mağarada, belli dönemlerde lastik botlarla araştırma yapıldıysa da, belli bir yere kadar gidilebilmiştir. Mağara içindeki nehrin kolları kayalıklar arasından uğultu ve iniltiler çıkararak, daha derinlere şelale gibi aktığı görülmüştür. yapılan ölçümlere göre bu nehir suyunun sıcaklığı 7-8 dereçe olduğu tesbit edilmiştir. Uzmanlar, daha içerilere gidildiğinde bu sıcaklığın dahada azalacağını söylemektedirler. Bu nedenle Ermenek’ in suyunu buzdolabına koymaya gerek yoktur.
Ermenek ilçemiz bu sırlarla dolu maraspolis mağarası ve yeraltı nehir veya gölünün üzerinde kurulmuştur. iİçe,kendi doğal yeşilliğinin yanısıra, görkemli torsların yeşili, göksu çayı ve berrak olan gökyüzünün rengine bürünmüştür. Yukarda da izah etmeye çaliştığım gibi,dağları, tarihi ve tarihi eserleriyle,doğal güzellik ve zenginlikleri, Ermenek ve Göksu Çayı, tertemiz havası, buz gibi ve berrak akan pınarları, bağları, bahçeleri,dalında hevenk olmuş, narı, ayvası vede elması, Gökyüzüne ulaşabilmek için bir biriyle yarışan ceviz ve çınarlarla bir irem bağı oluşturmuşlardır. Ermenek’ te, çok eski tarihlerden buyana , iki ikiz gibidirler su ve ağaç. Bundan dolayıdır ki, insanlarıda toroslar kadar dinç ve sağlıklıdırlar.
Yörede söylenen atasözlerinden de sizlere birkaç örnek sunmak istiyorum izninizle:
- <Cemre yağışlı ise; yıl yağışlı, ürün bereketlidir>
Hakikaten kış yağışlı geçerse, ürün bol oluyor.
-<Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın olanıdır>
Ermenek, yukarda izah ettiğim gibi,suyu,ağacı, toprağı, şehri ve havasıyla ikiz, üçüz, dördüz hatta beşiz gibidirler.
-<Her aklımı sana vereyimde,değirmenci mi olayım?>
Bir ilçenin suyu çok olurda, suyla çalışan değirmenleri ve değirmencisi olmaz mı ?