- 469 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
Sonrasına Dair Bir Kurmaca
Önce tutuştum. Birer birer yandı tüm hücrelerim. Çıt bile çıkarmadım. Benden geriye hiçbir şey kalmayana kadar yandım…
Ah bir görseydiniz!
Alevlerin en görkemlisiydi tenim.
Bu hikaye nasıl başladı, çok da önemi yok aslında.
Bir gün parmak izlerimi silmeye karar verdim dünyadan. Ardımda bırakacağım tek şey derin ve sessiz bir boşluk olacaktı, biliyordum.
Hayata geç kalmaya ayarlı son nefesimi de bıraktım.
Yoruldum, diyemezdim.
Yorulmak nedir, bilemezdim.
Denemeye değer her şey adına, bilinen zamanın içinden çıkmak için, bilmediğim kadar uzun zamandır şansımı zorluyordum.
Nedensizim…
Tüm nedenlerimi ilk kıvılcım için harcamıştım.
Sonra her şey değişmeye başladı.
Uyaksız ve kendiyle çelişen cümleler kuruyordu dilim. Yeni bir alfabe yaratmanın heyecanına kapılmış gibi saçmalıyordum.
Ama bir rahatlama yerleşti içerlerime…
İşte o an almadım...
Anlaşılmama korkusundan arınmış bir zihni kucaklıyordum.
Gecelerin tuzaklarına düşmek yok artık, dedim kendime ya da yastıklardan korkmak zorunda değilsin...
Nihayet uykusuzluktan çok uzaktım…
Ve şimdi;
Sürekli değişen ve asla tükenmeyen melodilerim var avuçlarımda. Büyük bir iştahla dolduruyorum tüm o melodileri kulaklarıma.
Ayaklarımda dans...uçuyorum yukarılara…
Eteklerimin ucundan yıldızlar doğuruyorum siyaha...
Her şey yenileniyor sanki. Bu dünya benim bildiğim dünyaya benzemiyor artık.
Tebessümleri çiçeklerin balından topluyorum. Çimenler yeşilden öte bir yeşil. Hele bir mavi var ki gökyüzünü süsleyen, sanki elimi uzatsam şeker olup sarılacak dudaklarıma.
Dudaklarımda mavi, ayaklarımda yeşil…
Yeni ve bambaşka bir gökkuşağı doğruyorum bakışlarımda...
İlk defa unutulmaktan, silinip gitmekten korkmuyorum. Hatta varlığımın dibini kazıyıp, tamamen kaybolmak istiyorum. Her kaybolup silinen hücremle, bilmediğim başka bir kainatın kalbinden yeniden doğuyorum.
Işıl ışılım…
Bu hikaye nasıl başladı, çok da önemi yok aslında...
İlk kıvılcıma sahip olunca nihayet...
Önce tutuştum. Birer birer, sırayla, tutuşturdum her bir hücremi.
Kendimden geriye hiçbir şey kalmayana kadar yandım...
Öyle görkemliydi ki tenim yanarken, Tanrı bile izlemeye meleklerini yolladı, ulaşılamayan o yukarılardan.
Yandım, yanıyordum, hem de sönmeyi hiç umursamadan.
Biliyordum çünkü başka bir yolun başlangıcıydı bu bitiş ve ben çıt bile çıkarmadım büyü bozulur korkusundan.
Yandım...
Ah öyle görkemli yandı ki tenim, görmeliydiniz…
Milyonlarca yıldız doğuyordu sanki avuçlarımdan...
YORUMLAR
İnsan, hep sonsuzluk özlemi içinde oldu bilinçlendiğinden beri. Kimi zaman cennete koydu kendini kimi zaman ışıklar içinde uyuyacağı bir mekan yarattı kendisine. Bir ödüllendirmeydi kendisini bu dünyanın onca yükünü çektiği için.
Belki haklıydı...ve Tanrı'yı özledi kendi içinde. Büyüttü inançlarını saf ve temiz. Tüm bunları olgunluk adına erdem adına bilmek adına yaptı. Acı çekti hatta yandı kavruldu...biliyordu tüm bunlara rağmen gülümsemek kendisine çok yakışacaktı, tüm acılarıyla birlikte yandığını da unuttu.
Huzura kavuştu hülyalarında..aslında yaşamın ilk sanalı idi bu, olsun mutlu ve barışık ruhların özelliği idi.
İçimizden izler taşıyan sözleri okuduk, yabancısı değil aşina idik öyküde kendimizi bulduk bir kere daha...saygı ve sevgiyle.
black_sky
Üstat dolunay zamanı malum ve nedense her defasında büyülüyor insanı.
Her şey bu manzarayla başladı.
Eksik olmayın dilerim.
Her daim saygı ve selamlarımla.
Bir yangın halimiz var ki kiminin iyi güzel sönüyor, kiminin de içi kalan közlerden azar azar çıtırdıyor.
Ne tutuşuyor ne de sönüyor. En fenası bu galiba, azar azar kavrulmak.
Bu hikaye nasıl başladı black, öğrenince yaz bize :)
Sevgiler çok
black_sky
Nasıl başladı dersen Dolunay vardı ve parıl parıl parlıyordu;))
Çok teşekkür ederim katılımın için.
Sevgilerimle.
black_sky
https://youtube.com/watch?v=vC1MCPIijDQ
Tavsiye edilir;))