- 962 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yollanmamış Mektuplar 6-
6 ncı Kağıt
Canımmm Anneciğimmm
ben her şeyi biliyorum
hakkında..
ama doymuyorum yetmiyor..
yine de defalarca soruyorum..
o hep nerden başlarsa başlasın
“.. harika
pırıl pırıldı gözleri
dünyanın en güzel
en güzel gülen
tebessüm eden gözleri”
diye bitirirdi..
bıkmadan binlerce defa dinlediğim hikayelerinizi.
anlatmaktan bıkmasa da
babam sana sormamı ister;
“bir gün sana anlatır annen
benden bu kadar” der
ben de merak ediyorum
tencerelerde “aş” olurmuş..
babam bunu anlatırken hiç sonunu getiremez...
güler..
ben en çok bunu merak ediyorum
bilmiyorum..
sana ilk soracaklarımdan biri bu
babam gülmekten anlatamıyor
sen de gül..
sende gül diye yazdım..
o senin gülmen için
neler
ne olmadık saçmalıklar yaparmış..
şimdi gene gülüyor..
ağlarken..
gözleri dolu doluyken
vallahi..
ne olursun gül anneciğim..
madem bu kadar güzel gülüyorsun
esirgeme hayattan
babamdan, benden
canımmm
Canım Anneciğiimmmm
dünyada en çok sana yakışırmış gülmek..
babam öyle der..
ben de en güzel gülenmişim..
sana çekmişim..
hadi gül..
benim de gülmem için
hadiii
gülümse..
en güzel gülen olayım
sen de
gül ki güller açsın yüzünde
hadi..
yemin et güldüm diye
söz mü?
güldün mü
sahiii
şükür
teşekkür
gülüşün eksilmesin
artsın
bereket gelsin
biz “Halil İbrahim Bereketi” diyoruz
en çok demekmiş
tüm güzelliklerine
sıhhatine
mutluluklarına bereket gelsin
Canımmm Anneciğiiimmmm
DİİİİPNOOOOTTT
-Halil İbrahim Bereketi,Anlamı Nerden Geliyor-
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.........
Büyüğü Halil ...........
Küçüğü ise İbrahim.
Halil evli çocuklu,
İbrahim ise bekarmış.
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin.
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş... Bununla geçinip giderlermiş....
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar....
İş kalmış taşımaya..... Halil, bir teklif yapmış:
İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim.
Sen buğdayı bekle.
-Peki abi demiş İbrahim....
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye.....
O gidince, düşünmüş İbrahim:
-Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine.
Böyle demiş ve, Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
-Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi... !
İbrahim, kendi yiyeceğinden bir çuval doldurup düşer yola..
O gidince, Halil düşünür bu defa : Der ki:
-Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekar.
O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
Böyle düşünerek, kendi payından atar onunkine birkaç kürek.....
Velhasıl biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
Bu, böyle sürüp gider.... Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
Hatta azalmıyor bile....
Hak Teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki....
Günlerce taşır iki kardeş bitiremezler. Şaşarlar bu işe....
Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları.
Bugün “Bereket” denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir.......
cenabu hak hepimize halil ibrahim bereketi versin inşaallah:..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.