HAYAT BİR OYUN
......Dünya bir tiyatro sahnesi.
.....Bireysel veya kesişen hayatların her biri de.. onu yaşama tarzına göre.. bir oyun sadece.
.....Yaşam oyununda, her defasında başrol oyuncularının yanı sıra, figüratif rolleri üstlenen diğer oyuncular mevcuttur.
......Başrol oyuncusu, oyu(nu)nun başından sonuna kadar olayın içindedir tabii olarak.
......Figüratif rollerdekilerin ise belirli bir oyun ömürleri vardır.
......Figüranlar, bir zaman sonra ya kenara çekilmelidirler .. ya da .. kenarda uygun olan veya olmayan bir yerde bırakılırlar, durumun gereği olarak.
......Figüranlar, ne kadar ihtiyaç duyulursa rollerinin devamına.. o kadar vardırlar oyunun gelecek zamanlarında.
......Figüranların kimisi “esaslı oyuncu” olmak amacıyla girmiştir bu oyuna .. kimisi de iradelerinin dışında, yukarıdan bir yerlerden yuvarlanmışlardır.. oyunu terk etmek zorunda kaldıkları zaman itibariyle .. işgal ettikleri yerlere.
......Figüranların oyun ömürleri, ekseriya Senaristin, Rejisörün veya çoğunlukla ve özellikle, Başrol Oyuncusu’nun egosunun artık tatmin edilemezliği noktasına kadardır.
......Bir oyun oynanır birlikte. Hedefleri çoğu kez birbirinin benzeri olmayan bir oyun.
......Bir taraf hep standart davranışını yinelerken, diğeri bir üst basamaktan, raytingi çok daha yüksek bir performans sergilemeye başlar ki ... tutabilene aşkolsun.
......Bu oyunu oynarken "adam" olma şiarını terk etmemektir asıl olan. Önyargısız, art niyetsiz ve çıkara dayalı olmayan bir oyun olmalı düşlenen ve tabii olarak da üstlenilen rolün gereği.
......Göründüğü gibi olmalı insan..ya da olduğu gibi görünmeli. Dosdoğru.. yalın.. yalansız .. ve tabii karşısındaki de bunu görebilme yetisine sahip olmalı.
......Bu bakımdan, roller eşit paylaşılmalı .. bir taraf esas oğlan veya esas kız.. diğeri sıradan bir figüran yerine konulmamalı. Esaslı olsun, alelade olsun, hiç bir yaşam oyununda taraflardan biri harcanmamalı.
......Temel amaç olarak, insanı, özellikle de değer verilen birini mutlu görebilmek adına çaba sarfetmek ve oyunun da daima bunun üzerine kurulu olması şartı aranmalı.
......Kişi yaşam anlayışı olarak, sadece kendisine, şunu iyi yaptım veya kötü yaptım diyebilmeli.
......İyi yaptığını bildiği şeyler mutluluk, kötü yaptığı şeyler ise huzursuzluk kaynağı olmalı yaşamı boyunca.
......Kişi, hiç kimseden, iyi yaptığını bildiği hiç bir şey için takdire dayalı duygu belirtisi içeren bir söylem beklememeli.. olursa da sıkılmalı.. rahatsız olmalı..
......Başkalarının yaptıkları yönünden onları eleştirmek ise kimsenin işi olmamalı.. geçmişte, şimdi ve gelecekte de..
......Zira, aynaya baktığında kendini ... kimi yanlışlarını göremeyen birisini eleştirmek zaten beyhude bir gayret olur ki .. bu aşamadan sonra bu uğurda harcanacak zamana da yazık edilmemeli.
......Halbu ki.. hayatı oyun olarak algılamayıp ...aslında, hayatın kendisini yaşamalı .. içten .. samimi ve önyargısız..
......Bu çaba içerisinde iken.. karşılıklı veya tek taraflı olarak hasletleri yönünden yanlış bir şekilde değerlendirmemeli taraflar birbirini.. Ve de temelden yanlışlar yaparak sonunda.. “ne yazık ki yanlış anladık birbirimizi...” dememeli.
......Bu sebeple taraflardan birisi veya her ikisi de... birbirini tuttukları yer her ne ise;
..... sahne
..... hayatın içi
.. ...dışı
..... kenarı
......helezonik çizgiler içerisinde belirlenmiş kırmızı hatların dışında bir yer
......vs
.....hep aynı kısır döngüyü ifade etme ihtimali yüksek olan bir oyuna ortak veya alet olmamak için..
.....Özellikle de.. bir şekilde benimsenen kimi huylarının üstüne.. zihinlerinde yerleşik “Leyla” veya “Mecnun” portresinin, zamanla “kötü bir rol modele” dönüştüğünü görmek endişesi ile...
.....Artık.. çoktandır.. fuzulen işgal ettikleri sonucuna vardıkları o yerden çıkıp gitmeli.. diğerinin dilediği uzaklığa gitmek üzere telaşla.
.....Zaten böyle bir durum kimisinin “umrunda” da olmayacaktır mutlaka.. gitsin düşüncesi de hakimse.. ..istemeden katlanılmak zorunda da kalındığı varsayılıyorsa... kendine eziyet ederek...
.....Şunları da söylemek zorunda kalmamalı insan.
.....“Bana gösterdiğini söylediğin "tolerans!!!!!" için “teşekkür” ederim. Bu söylemin bile başlı başına bir değeri var bu noktaya gelmemde.”
.....“Ayrıca, oyunda sergilediğin “muhteşem performans" için ise özel olarak
"**KOSKOCAMAN BİR AFERİN**"
.....Eğer mecburen gitmek zorunda kalınıyorsa son bir şey olarak şunları da söyleyebilmeli insan.
.....“Seni gerçekten çok sevdim.”
.....“Benden sana geçen ne varsa helaldir.”
.....“Sen de .. bende kalan ve sana ait olanlar için bu helalliği esirgemezsin umarım.”
.....“Allah, hakkında hayırlısını nasip etsin sana”
.....“Yolun açık olsun..”
.....Ancak şu dizelerdeki düşüncelerden de taviz verilmemeli yeri geldiğinde
.....son kez – istemeden – üzülerek
.................Her lafa bir lafım vardır
.................Belki ondan da fazlası
.................Lakin, haklı da olsam mutlaka
.................Kıramam kul hatırını nedense
.................İçime akıtırım zehirimi çoğu kez
.................Bir kıvılcım düşmüş yığınlar misali
.................Dışına duman vermeden
.................Göğünürüm içten içe inceden
.................Baksan da göremezsin halimi
.................Görsen de anlamazsın dilimden
.................Ki.. bu yetersizliğin.. aslında
.................Dünyadan bihaber olmanın adıdır
.................Ve.. hatta.. önlenemez zavallılığının...
18.12.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.