"ağlayan gelin çiçeği" isimli şiir 20.7.2018 05:02:17 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
ben okurum kelamı , yazarım kalem ile göklere çıkarım şimşek çakar, gök gürler, ufuk birbirine girer yerin dibine inerim filler haykırır, aslanlar kükrer inim inim inler zaman ve mesafe
ben ne toprakta gezen gölgeyim ne de toprak kokusuyla dolu tozlarını yuttuklarım bazen zamansız çıldırırım bir kum zerresi kadar olur her şey sırrına eremediğim ve eremeyeceklerim
ben sessiz yaşarım hayatı, kim beni nerden bilecek ki
*
sarhoş gibi olurum bazen nemlenmiş harflerin rutubetiyle her bir nefes kelimelerin üzerine şebnem gibi yağar havayı saran mavi tütsü ,içime siner adeta ruhum yıldızlaşır yalnızlığa adanan gecenin göklerinde
düşünceler bir sabah rüzgarı gibi eser durur kırmızı mavi menekşeye ,mor manolyaya atfederim sevgimi pembe pembe ferahlık veren açelyanın ciğerlerine dolarım yarı gölgeli sarmaşıklara sarılırım güneş ışınlarına ihtiyaç duymadan bir ümit tohumu gibi büyürüm
ben sessiz yaşarım hayatı, kim beni nerden bilecek ki
*
canımı sebil ederim, duygularımı , hissiyatımı, efkarımı ağlayan gelin çiçeği gibi bihuş bir hale gelinceye kadar gecenin eteklerinden ilhamlar toplarım yeni baharlar doğar sabahın tan ışıklarıyla yeni muştular süzülür göğün kızıl ufuklarından
nevmit bir aydınlık gibi milyonlarca zerreye ayrılırım mecnunların, şaşkınların, avarelerin içine nüfuz ederim güneşin ziyasına katışıp aklımı eritirim üşümüş ruhları ısıtırım koyu karanlıklara , aydınlık götürürüm
ben sessiz yaşarım hayatı, kim beni nerden bilecek ki
* cehennem ateşinin düştüğü yerdeyim beyaz asanın gittiği aşk şehrindeyim hep hasret doluyum çünkü gönülden görenlerin aynası, gönül gözlülerin gözbebeğiyim bir huşu gibi düşerim ilahi aşk dergahına ayyuka çıkar zikirlerim kendimden geçerim her türlü rikkat, her türlü nefs, her türlü şuur yok olur bende
kah gözlerimi yumar kah açarım kah ölümden, kah hayattan dem vururum bir elim kalbimin üzerinde salavat getirir bir elim tespih çeker azizler meclisinde
bir vecd hali titretir kalbimi içinde gizliden gizliye çektiğim hular
ben sessiz yaşarım hayatı, kim beni nerden bilecek ki
*
yalnız kendime ,mücerret isyanlardayım tarif edilmez bir haldeyim karma karışık hayaller , nice hayal kırıklıkları içinde çırpındığım tezatlar felaketler doğurur içimde rüzgar eser ,fırtınalar kopar
bir rüya diye geçirdiğim her saniye ruhumun tabii istidatlarından her biri muhayyilemde sessiz bir tenhalık ıslak gözlerden düşen her damlayla içim titrer
ummandan gelir bir yığın gök gürültüsü içime dolup boşalanların acayip uğultusu şakaklarım zonklar, beynim uğuldar başımın içinde bir sis dolaşır mavice bir hevesle dolarım
ben sessiz yaşarım hayatı, kim beni nerden bilecek ki
*
yaldızlı aynalar yaslı, yaldızlı aynalar matemde sırrının üstünde oynaşır kalbimin ateşten ışıkları sesim yankılanır en karanlık sokaklarda ruhumu parçalar ince, tiz bir bıçak kadar keskin kadın kahkahası kan rengine boyanır zavallı aksam üstü
pas parlak çöl sarısına dönüşür güneşten gelen zıya ruhumun derinliklerine doldurur acısını ıstırabını içimde bir ışık halesi, uyku içinde dinlenir mahsus bir sefahetin zevkini, keyfini çıkarırım
taştan bir heykel gibi mahlukatın gölgesi sanki eşkal, suret değiştirir içimde azılı bir ejderhanın ağzında ki kutsal kıvılcımlar gibi nefesimle her türden sağanaklar fışkırırım yayılan lavların her bir tanesi ruhumun şifresi
ben sessiz yaşarım hayatı, kim beni nerden bilecek ki
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.