Web Zaman Damgası

ben ne savaşçıyım ne de Tanrı...

ben,
ne savaşçıyım ne de Tanrı
kılıcıda,
inançsızlığı kadar kör bir yabancı,
gidemediğim uzaklar kadar yolcu
kalamadığım yarınlar kadar hancıyım




vurun,
önce surlarımdan
sonra kusurlarımdan beni
sınırsızlığıma sınır,
bulutsuzluğuma yağmur ekin
ya da gölgelerinizi de alıp çekin gidin güneşimden





ben,
ne savaşçıyım ne de Tanrı
med-cezir düşlerimde giz,
göçebe sevişlerim kadar batağımda izim
hem celladı,
hem de giyotiniyim dilimde kurulan darağaçlarının




sürün,
süpürün şimdi beni sürgünü olduğum bu şehirden
ne özüme eş,
ne de közüme ateş olabildim zaten
savurun küllerimi şimdi göğümden denizlerime
ya da yosun bağlamış gözlerinizi çekin mavi yoksunu üzerimden




ben,
ne savaşçıyım ne de Tanrı
keskinliğim önce kendime sonra kalemimedir
inançsızlığım ise önce sevgisizliğe sonra kaderimedir
yazdıkça yazasım,
kazdıkça da kazasım gelir hiçliğimin en kifayetsiz piçliğine




dedim ya,
beni yerde gökte aramayın boşuna
ben ne savaşçıyım ne de Tanrı...

















ilhanaşıcıkasımikibinonyedi