"BEYAZ YAKALI ŞİİR..." isimli şiir 10.10.2017 14:37:24 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Beyaz yakalı bir şiir olmak vardı. Mavi bir özleme kanat açan yalnızlığın boynuzlarında Duran dünya misali Ya da yangınlardan kurtarılmayı bekleyen kayıp aşkların Yanan teninde dokunaklı bir şarkı olmak vardı.
Zaman tüketirken ya da tükenirken… İnsan severken belki de evrilirken. Kılıksız bir şairden çıkıp da yola Kinaye yüklü bir şiiri bozguna uğratmak vardı. Şeklen mecazi bir açlık, Fikren ucube bir şaibe, Zikren hürmet bilip saygıda kusur eden Yaramaz bir çocuk olmak vardı.
Kanayan şiirlerin kanatan şehir efsanelerine Dokunuşu sonra da yalın gölgelerin Ufkunda soyulan kabuk kabuk… Sırra kadem basan miladın; Sondan bir önce hazanın; Kış odaklı seyrinde yalancı baharın…
Küllerinde yatan ölü imgelerden arakladığım; Soylarından hicap duyan atalarından Sakınan yalancı sopunun Sonra da öncesizliğini yarına ikram eden Bakir sevdaların bile tutsağı iken her şiir.
Mevsimlerin şerrinden tokat misali hüzün, Özlemi de yedirdiğim mevsime sitemim Belki de mevsimsiz gidişlerine sevdiklerimin Ama sevilmeyi dileyip de yâd etmekle Yar olmak arasında gidip geldiğim.
Bahar gibi uyandım oysa güne; Gün de eğlendi benle tıpkı Körebe oynayan aşklarımın gönderme yaptığı Tutumsuz sevda masallarından arakladığım Kayıp atlı prensin baş şehri iken yoksunluk; Belli ki hünkârı bildiğim şehrin seyrindeyim Yine bir şiir tadında olmalı hayat, demeyi Bile çok görenlerin şerefine her hecem İçimde ukde kalan sicilimden bile yoksunken zaman zaman.
Aldırmadan yaşasam keşke Ve aldırdığım hezeyanlarıma şirk koşarken iblisi Bir de günahlarımı sattığım pazarcıdan alacaklıyım: Sanırsın ki şaibeli her kelime Oysaki her biri benim doğmamış çocuklarım.
Şimdi dik başım, Hep de dik kalacak madem, Neyin hüznüdür bunca iki büklüm yoksunluk? Neyin derdi de şiirler örüyorum sıra sıra? Sonra da saf tutuyorum her dizede Diz dize olmayı beceremedim belli ki sevdiklerimle Yoksa kaçıp da saklanırlar mıydı farklı köşelere?
Gönülsüz olsam keşke yaşamaya, Gönlümden akan yaşları da silmezdim Üstelik tarumar olanlara da hükmetmezdi kader Hele yok mu o derli toplu ölümler? Ve sığlarda saf tutanlar… Tıpkı saf gölgelerin müridi bir iklimden çıkıp da yola Varmayı ertelediği güncesinde ikbalin, Bir kazanım babında yiten zamanın Sonra da uzatmaları oynarken insan ve şaibeli zaferi.
Gönülden gönle kurulan köprülerde Ağır aksak bir kağnı Yol tutar beni hesabında, olmasa da hancı: Ne de olsa geçen yolun yolcusu Bir de hanın çıkmaya dair arka kapısı Tıpkı revnak bir düş’te düşüşe geçen kelamın Kayıp satır arasında saklı Yarının şimdiden mağlup neşesi Tıpkı kaygılı bir şiirin başından çıkıp da yola Sonlanmasını istemeyen yorgun şairin de Kaçamak bakışlarında ölürken usul usul.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.