"YÜREĞİMDE YÜZ YALAZ" isimli şiir 18.5.2017 14:35:18 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
3.bap kantar kantar altına lânetler olsun gümüşe ve bilcümle mücevherata beyaz bayrak çekmeye gelmedi insan
insan ki sakınandır kem gözden, kem kelâmdan çırılçıplak kalandır hayvanatla nebâtat ortasında saplayandır çığlığını kalbine
4.bap elif lâm mim işte kalbim, işte zihnim, ellerim işte gayb'a inanmamın kanıtı: -rızkımı dağıtmışım çerden-çöpten kurmuşum ben mülkümü inkârdan arınmışım bilmişim ıslah nedir bozguncuya yalakaya el aman dememişim ve bulutla gölgelenen alnıma bıldırcın indirmişim kudret helvası yerken öğrenmişim aczimi
hep ömrüme, ömrüme hep yazık etmişim
5.bap uzamsız bırakıldım arzolundum ateşe ateşten üç kelime biçildi kostümüme
6.bap ruhumda herkesin ayak izi var tutmuyorum kaydını katil adaylarının
ey yâr, yalvar-yakarım bugün sır'ı dökük aynalara upuzundur gönlümün kederden seğirmesi yumma kalbinin kirpiklerini sen bir köz'ün geçmişinde boylanan suçluluğumun gizli tâlihi
7.bap say ki: hiçbir vakit tasarlamadın düşlemimi silkeleyen kösnül rüzgârı fakat elbet kavrayacak koynumdaki sır ıhlamur çiçeklerinin ağlayışını köklerim kıvranırken antik kentlerde
8.bap öğütülmüş deyişlerden iyi süzülmüş unutulmuş sevişlerden çekilmiş bıçak kadar derin, kadar çıplak, kadar gerginsin yumulu gözlerinin güz'lenmiş çevriminde hayâl ağaçlarından bir serinliksin
9.bap bir cinnete zorla beni sevimli bir cinâyetin keşif kolunu oluşturmaya yetkin bir adam olarak kalmalıyım yarınların ufkuna mümkünse köpürtüver kanırtılmış düşlerimi
10.bap "buraya bak burada, bu kara mermerin altında"(x) ihtilâllerle şekillenmiş sarsaklığım duruyor çocukluğumla çılgınlığım arasında
(x): Ece Ayhan
11.bap çarpıtılmış ağıtlarla çıktım ehramınızdan ey rasyonel fâhişeler ey bilimsel pezevenkler anladım, ölmek kadar korkuyorsunuz kumruların şehvetinden
12.bap güz ki: benim benzerimdir sarartılmış bir doğru'dan çevrilirken siz
13.bap siz, naftalin kokusuna batmış perdeler kaç dünya yağmalandı pencerenizde ömrünüzden kaç güz doğdu, anlamadı hiç kimse
14.bap bunca karmaşanın ortasına neden geldin ki hormonlu duygularla, steril aşklarla tâcirleri, esnafları da takarak ardına -üstelik delirmiştim, kötü sevindiriktim- sövgüler savurarak burukluklara
15.bap kalbinden öptüğüm denli gül'e vurdum ben seni hadi, çek çıkar şu sancıyı kalbimin körfezinden
16.bap oluk oluk akıtılan gözyaşlarıdır acıyla ayrılığın uyruğuna yazılan bu firâri bakışma
tam orda duruyor hasret sevinçle semender arasında
17.bap ipek'le ten gözleri gökkuşağına benzeyen özlem uzadıkça uzar senden salınan seslerle bundandır ayrılıkların kor'a kesmesi sapsarı yorgunluğu bundandır işte pişmanlıkların
18.bap bir akşam alacasında bildim efkârlanmayı saçlarımı firavunlar çekiştirmişti hüzünlenmeyi esas o vakit sevmiştim dürüst bir orospu kadar diklenmeyi de sızısı parmak uçlarımı kavlayan şarkılarda
19.bap durup-dururken kibirlendim çayırlıklarda doğaçtan yaşamaya bismillâh dedim kahrı rüzgâra sormaya, avazlanmaya niyetlendim de bir imsak vakti kesintisiz kan sıçradı dünyaya
20.bap doğu'ya tuttuğun gül seni utandırmaz -mağrurluğun yeter sana ebruya tutkunluğun- hangi arastada dursan orada kutsar kimliğini gizemli güz almaşığında bir aşkla kıvrandırır
21.bap gırtlağımda harflerin uğultusu yırtılıyor kedilere ve uskumrulara büyüyor gurbet dağınıklığım benim, anlasana, dünya kanıyor!
22.bap yürüsene, seni dağlar alkışlasın vakit kutlu diye sundum ben seni "otuz kuş"lar şahına gülümse ki kargışlarsa mor yağmurlar kargışlasın seni
23.bap saçlarım benim: suçlarımın korkaklığımın simgesi her teliniz uyluğuma saplanan birer kılıç oluyor birer îtiraf oluyor tiksindiğim şehirlerde mazgallarda biriken çürümüşlük oluyor hassas noktalarımı kirleten, kirleten ve delirten
24.bap adâbımuaşeret kurallarından âzat edildim sâbittir tecrübeyle sevdanın çardağında çürüdüğüm bu yüzden
ölüm, siyah atlı bir prens gibi geçiyor üstümden
25.bap bulaşıcı kötülüğün yalnızlığı yağmurluk gibi kullanmanın eğreti bir ceket kadar sıkıntılı durmanın kokarcaların yaydığı kokudan kaçmanın toyluklara, çırılçıplaklığa davranmaların o kesif ve feveran karmaşasında ne zaman cûret etsem sevdalanmaya kalbim benim âyarsızlığı boyunca uyarsız kalbim görgüsüz yangın yeri her seferinde
26.bap sönümlendirildikçe kabarır dilimin yalazı çarpıntısı çoğaldıkça bulaşır keder aklımın oylumsuz ormanına bu şehrin çeşnisini hıncımla kucaklayıp geçen benim, göçen benim ve kalbine katiyen mukayyet olamayan ucu-bucağı bombalanmış bir sıkılganlıkla uçan benim virâneliklerdeki bakımsız köpekler üstünden
27.bap inkâr ettiğim de oldu gürleyen suyu göğsünden, göğsünün sabık sesinden renklerini kınayan bir keklik gibi inkâr ettiğim de oldu ve sevdim bir yalvaç aranırken fâtihâ suresini
28.bap gözlerim çok acıyor, ovsun biri zirâ tenhâlığı savunuyorum fırtınayı anlamaya leoparlara, kangurulara sığınmaya çalışıyorum suçluyum dünyaya kötücül bakmaktan dünyaya beş vakit sövmekten kumralım! bu insan sûretinde hilkat garibesini dünyaperestler, lütfen savunsun biri
29.bap körkütük âşığıyım yalnızlığının senin o süklüm-püklüm yalnızlığının
30.bap yoksul bir köpek ayaklanıyor paslı sokağında dilimin apansız yolunuyor yüreğimin en gösterişsiz yaprağı memnun değilim diye gövdemi taşıyıp durmaktan kalbim mevsimsizliğe mesken tutuldu yanıtsız yaşamaya mecbur bırakılmış aşklardan
31.bap sesimin ötesini gör yolumun külümün ah dalımın dalımın ezilmekten kokmaya vakti yok ki gülümün yetisini gör!
34.bap alazıma yakın dur göğsümdeki kısrağı öyle sağlam kışkırt ki şu soru parıldasın herkesin aklında: -nereye böyle yaz yeli?
35.bap hadi gel çadırını çığlığını topla soğumadan aramızdaki şu tarçın sessizliği ölümün kalbimize kalın kalın yazılan sisli sözler olduğunu açıkla!
36.bap nasıl ısınırsam, nasıl soğursam aklımı her gün azar azar yitirişimi öyle sevdim akasyalardan kutsal tenini
37.bap. herkesin gücüne gidiyor bu bendeki tenhâlık her fesatlık beni sıkıştırıyor: acar değilim diye sıradağlara bakınmamı küçümsüyorlar içimin aklığına akbabaları sokuyorlar soksunlar bakalım ben nasılsa bir klasik şiirin koynunda uyuyakalırım sabahları ve sevdaları
38.bap silbaştan yaşa yaşadığını aşk'ı, yalan-dolanı, yılan-çıyanı en hasını mâvinin, depressif siyahı kurşunlara değip geçen kuş kanadını sessizce yaşlanan mürekkebi ve kanı yaşa yaşayabilirsen morbahar'da donakalan acıyı
39.bap her şeyin bir zamanı var: ıssızda ıslakta şiir yazmanın umutlanmayı sıklıkla nadasa bırakmanın sözgelişi: geberirce göğe bakmanın usuldan uzundan güz'e akmanın bir zamanı var
zamanı yok: nilgün marmara'ya(x) abayı yakmanın
(x): Nilgün Marmara: 1987'de 29 yaşında intihar eden şair. Hayatı, şiirlerinden daha dokunaklı.
40.bap hangi rüyâdan dökülsem puslu çocukluğuma babamdan armağan acıların şahı şahlanır
41.bap basbayağı taklit ettim nevrotik atları otlaklarda tanrının yansımasına çalıştım büyük sularla boğuşarak atıldım hayata gerektiğinde, akrep gibi kopararak kuyruğumu kıvılcımlanan kanımı ıssızda dinlendirdim anlayın işte, anlayacak gücünüz kaldıysa
42.bap tango ve caz ilki beni dionisos'a götürür ikincisi hermes'e
ilki aklımda nasıl bir uçurum kurarsa erotik imgelerden ikincisi yüreğimi sürükler evrensel yoksulluğun o kül sesinden
43.bap zaman: 1960'ların sonları bir yanım bataklık kuşları, öbür yanım sazlıklar geçerdim arpa biçen annemin karşısına en grisinden bir bulutu tevekkülle indirirdim boncuk boncuk terleyen alnının çatısına ve sırtının loşluğuna erzincanlı bir türkü ağlar ağlar ağlardım hem annemi, hem çocukluğumu yangın-yalaz yanardım
44.bap karatoprağın sırrında çoğaltmalıyım gözlerimi babamın yanına gömün beni
bulamadım anahtar-imge'sini dünyanın yanına gömün beni babamın
görüşmek istemiyorum hiç, öksüzlük tanrısı'yla gömün beni babamın yanına
kış güneşi'ne tutkunluğun yetmez mi ömrüm beni babamın yanına gömün
beni babamın yanına gömmeden önce bir alageyiğin çatlatılmış boynuzlarında döndürün
45.bap insan, yarasını sevebilmeli yağmurda çok acıyan güneşte kurumayan yolların yolculukların azdırdığı yarasını kucaklayıp da sevmeli insan umarsızlığının üstüne sakarlığını
46.bap beni ilkin gözlerine inandır sonra sonra: havaya suya toprağa ateşe gözlerinin tefekkürüne inandır beni inanmasam da olur artık allah'a
47.bap ben anahis çobanım truva'da venüs'ten kökenlenir varlığım ve hiçliğim -venüs ki, hayat iksirim benim- öyleyken gene de hasretliyim ben ona ondandır kavalımın yanık yanık çalması yanık yanık çalması tüm kavalların benden sonra da
48.bap iki tutam menekşe getirin buraya mor'un bütün tonlarından iki tutam menekşe ben o menekşeleri birbiriyle seviştirip ilkini kalbine kanuni sultan'ın ötekini hürrem sultan'ın alnına hüzünler yakıştırıp dayayacağım
kanuni sultan'ın kalbinin hürrem sultan'ın alnının dağılmasıdır aşk'tan dağılmasıdır dünya -birazcık da bu!- anlayacağım
49.bap necef'li çocukların elleri yok dilleri yok tikrit'li kadınların bağdatlı babaların gözleri yok kanadı yok ummukasr'lı kuşların
ey karteller tröstler böyle midir ki yâni aşk'ın ve direncin gereği yok?
yoksulluğun açlığın zulmün dünyası yemin billâh olsun ki yedi ceddime -işte yerler işte gökler şâhidim- senin allahın yok!
50.bap arz'dan arş'a tez elden varsın sevincim ayaklansın kozmoloji dilimde dünya köpükleniyor kılı kılçığı ayıklanıyor aşk sözlerinin kiri balçığı
51.bap -ben güz bilgisi öğretmeniyim demiştim bir şiirimde bircik bircik döktürmüştüm sebeplerimi şimdiyse sebebim yok güzlendim gene
52.bap taş'ı sev, orman'ı öv, keçiyollarından geç geç ki seni yangın yerleriyle türdeş saysınlar
53.bap kirden-pasaktan görünmeyen dünyanın zorâki ilişmişim bir kıyısına tek tırnağımla
uzaklığıma derinden gömülü yakınlığım benim dünya bir yana, sen bir yana, hadi bir zambağa geçelim
59.bap cumartesi anneleri: annemin güzkardeşleri güz güneşi'ne benden de selâm söyleyin sesimden bir destek beklerse şâyet beklerse beklerse beklerse alsın istediği gibi kullansın sesimi sesinize yükledim, götürün hepsini
zulanıza sessizce bırakıverdim unutmayın babamdan kalan doksandokuzluk tesbihi
60.bap yurdum benim: dört yönünden yaralı kanatları kopartılmış kartala benzer boynuzlarından çökertilmiş boğaya kötü yazılmış şiire, çöplüğe benzer batista kadar haksız, che guevera kadar haklı
yurdum benim neresine benzer karlı yağışlardaki kararlı sözlerin
61.bap polen tozunda hikmet bulan sevgilim benim karamsarken üst üste dilekler tutacağı keşke bir yıldızı olsa herkesin
62.bap hurûfattır ölüm, görebilene ey zamâne mahlûkatı haramzâdeler kelâm bahçesine destursuz girenler elem bahsinde ilânihâye kekeleyenler çağdaş ilâhlarınıza tapınadurun gönül gözü mühürlüler vicdanından hükümlüler -ölüm enteresan bir entrikadır, zehâbına seğirtenler- harflerinizi sivriltin, doğu'ya yöneltin ölüm bir hafriyattır
63.bap seni sevdiğimi söyleniyorum mütemâdiyen penceremi zorlayan uykusuzluğa
dağlar, kar sularını kıpraştırıyor eşitliksiz soluğuyla tanrının
65.bap gölgeleyen bir şey var seni hayatın geçersizliğine ve yüzüne bir nehir kapatmanın anlamsızlığına inandıran bir şey var özlem desem, boynunu büküyorsun melâl desem, baldıranlara garkediyorsun koynunu
beyaz-şairler'in çıkarttığı söylentilerdir biliyorum ufkuna gün aşırı ölü serçeler fırlatan
66.bap mevsimlerden güz'ün tutkulusuyum bunun net bir açıklaması var: -saçlarımdan aşkıma varıncaya huzursuzum
rüzgârlardan karayelin yangınlısıyım bunun da net bir açıklaması var: beyaz-türkler lobisi'nin uzlaşmaz karşıtıyım
67.bap çocukluğum! kaldı kaldı, senden ne kaldı bana anamın ağlarken gözyaşını sildiği bir oyalı tülbent kaldı
ilkgençliğim! kaldı kaldı, senden ne kaldı bana babamın her güne ve bayram-seyran giydiği tülermiş bir kasket kaldı
ve gençliğim! kaldı kaldı, senden ne kaldı bana bağlandığım değerlerin faşizanca vurulduğu bir târifsiz âfet kaldı
68.bap yersiz-yurtsuz saçların önüme düştüğünde bir bozlak tuttururum tüyleri kabarır kış'ın, nehir yatakları şaşar ve de tamamdır vakit: tîranlar çıldırır sesimi dengbêjlerin sesine uydururum
şiirimi şiir kılan nektar ne ise tutar onu aşk'a nâzır bir tarafa oturturum
69.bap bismillâhirrahmanirrahim
düşülecekse, kayda değer notlar düşülsün ölüm üstüne
yaşlı şairleri hasedinden çatlatmaya müsâit notlar düşülsün ölüm üstüne
pastırma yazı'nı ve yetmez, kış güneşi'ni zıplatmaya can atan notlar düşülsün ölüm üstüne
vahim notlar düşülsün kadim notlar düşülsün ölüm üstüne
kaybetmeden ömrümüz daha bir mevzî
70.bap yerim yok, hiç olmadı ki, sığıntıyım dünyanızda bunu bilmenin rahatlığıyla sürünüyorum sığıntıyım, homo-erectus! sığıntıyım, homo-faber! sığıntıyım, homo-ladens! ölümsüzlük fikriyle tanışık değilim ölümlülük derseniz: tam bana göre lâkin, siz siz olun yazmayın adımı ölümlüler ansiklopedisinin de bir köşesine
71.bap tut ki güneşte kalmıştır sesimin bir köşesi kıytırıktan bir köşesi sesimin
farazâ rotasından sapmıştır ömrüm bir ilân-ı aşk'tır bu kadersiz sesine senin öteler ötesi
72.bap arkaik kederlerin adamıyım ben 'ay büyürken uyuyamam'(x)
otantik gülmelerin adamıyım ben uyuşamam oligarşinin şairleriyle
pencereme çarpmazsa kara dut dalı yaşayıp yaşamadığımı anlayamam
(x): Necati Cumalı'nın bir öyküsü
73.bap alı al, moru mor yalnızlığın senin zulümler târihi'ni düzünden okumaya benzer
ağzına tedirginlikle kattığın kuş sürüleri patladı patlayacak bir gülüşün gizine benzer
fâili meçhul aşklar vardır, anlatsana onları gökyüzünün pasını silen yıldızlara benzer
yalnızlığın senin, kuş sürüleri, fâili meçhul aşklar zamandan ve mekândan münezzeh öz'e benzer
75.bap tanıdığım ölüler kat be kat fazla tanıdığım yaşayanlardan
bu ne demeye geliyor ömrüm? 'sessiz gemi'ye (x) binme sırası bana mı yâni yavaştan yavaştan
(x): Yahya Kemal'in bir şiiri
76.bap sen, îtiraz tümcelerini şafak vakti kurarsın iltifat tümcelerini geceyarısı intihar köklerdedir, demek üzere istikbal göklerdedir, sözüne karşı
77.bap ey sevgili! köpüklenip patlayan ırmaklar bakiyesi seni ben beyaz batılılara karşı bayrak olup sallanan kara gömleğinden tanıyorum gökyüzünü tevâzuyla kullanan iptidâi ellerinden
ey sevgili benim için tartışmasız iftihar vesîlesi medeniyetinden âkıbetine kızıl güller döküyorum
78.bap sen acının ışığı ve katığısın
ben sevdanın tanığı ve sanığı
bizi kesiştiren kavşaktan geçer ölümün gizemli sokağı
79.bap tefekkür et sevgili içinden çürüyen nar'a balığın yüzgecine ve asil duruşuna sıradağların
ilimle irfanla donanıktır güz sarmalar insanın trajiğini ego'nu bastır, tefekkür et güzün savrulan her kuru yaprağa
ve teşekkür et güzün başlayıp güzün biten cümle aşklara
80.bap yüreğimde denedin ya taşıllaşmaz öfkesini rüzgârın pıtraklı yürüyüşünü sevdanın denedin ya bir kerecik ölsem de gam yemem gayrı
81.bap hazırım aşk'a da, acı'ya da yenilgiye hazırlıklılığım herkesçe bilinir -ben ki kaçın kurrasıyım?- yengiye hazırlıklı değilim ama
82.bap su'yu övdüm de geldim tuz'u sevdim de geldim dağ'ı deldim de
yanlış anlaşılmasın sakın ferhad değilim!
83.bap 1'le 1'i toplarsanız 2 eder aritmetikte pitagorasçılık’ta kaç eder, onu bilemem
samîmiyetsizlikte bilirim: -koskocaman hiç eder
84.bap karanlık yanıma tut aynasını zamânın tebdil gezer oramda kült bir yalnızlık üşüdüğüm yerdir orası
85.bap bir bildiği vardır elbet kayalıkta güneşlenen kertenkelenin bir gördüğü: doğa'nın ulu kargaşasında seremonisinde suların, göğün simetrisinde alçalan ve yükselen, saçılan ve toplanan madde'nin ve madde-dışı'nın armonisinde
sahiden bir bildiği var mıdır acının acıyla çarpışıp içine çekilmesinde
87.bap zücâciye dükkânlarına soktuğun filler ve fincancı katırlarını ürkütmelerin bile kurtarmaz seni bir tırtılı kelebeğe dönüştürmez
unutma gene de fiil çekimlerini anılardan zarar gelmez
88.bap erken öleceksin durali, aldırma! yani gençken çıkacaksın 'iki kapılı han'dan sarmaşıksız müziksiz repliksiz ve sansürsüz ana-avrat sövecekler arkandan
sövsünler sövsünler, sakıncası yok ölünce de öğreneceğin vardır olacaklardan
89.bap alkışlandıkça alçalır aşk ölüm alkışlandıkça ben kargışlanmayı tercih ederim muhakkak söyleyin alkışçılara
90.bap derin-devlet bin dereden su getirse inanmam ben seni yüzündeki yağmur lekelerinden tanırım
91.bap bir yağmura bakıyorum bir sana yağmur beni çocukluğumun kırlarına çıkarıyor sen götürüyorsun sersemliğimin çıkmaz sokaklarına
92.bap en dramatik şarkımı ben oryantalistlere karşı söyleyeceğim sedir ağaçlarından kuracağım hissiyâtımı tanrılar tanrıçalar alınganlık göstermesin ölümsüzlük otu peşinde koşmayacağım
sonsuz-küçük kulübemde kâinatlarca susacağım
93.bap ölürüm de öldüğümle kalırım
açarlar da özenle katladığım bohçamı doluluğumu, boşluğumu katladığım bohçamı zaman gelir, açarlar da ne görürler sanırsınız: -soru işâretlerinden tarazlanmış birkaç var-oluş sorunsalını
99.bap saçlarını çözüp durma aynaların önünde ağlarım
bana gazel söyleme güzlek yüzlü babam düşer aklıma ağlarım
akordeon çalma n'olur akasyalar yıkılır ayrılık olur ağlarım
yalvarırım evsiz-barksız kedilerden söz etme bana
100.bap ey bünyamin! ulan hergele yılların şiirkeşi yazdın yazdın, ne kaldı ki elinde dem vurdun da sevdalardan devrimlerden ölümden mısrâ mısrâ döktürdün de içini anlayan kim kim dinledi
gereksinmesi yok sana memleketimin bir şahbeyit yazsan da, gebersen bâri.
(*): Berfin Bahar, Kasım 2011, Sayı 165
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.