FİYAKASINI BOZ GURBETİNBana uzak yerlerden Daha el sürülmemiş Taze sabahların kokusuy’la gel Sabah unutulmadan gecede Güneşi Saçları dağınık bir çocuğun Gözlerinde göresim gelir yeniden Kirletilmemiş bir yanım boynunu bükmeden Tarlalar’da tütün sarısına bulanmış köylü kızlarının Hayallerini bir türkü’ye sar İçine’de mor fistanlarından topladığın güllerin En kırmızısını bırak Ve bir çocuğun umutları çıra gibi yanmadan Misketlerindeki gökkuşağının rengini Dağların kızılına bulaştırmadan Kirpiklerinin arasına ve yüreklerini avucuna alda gel Bırak ıssız diyarların Dağlarında ovalarında aşk kendi halinde kalsın İhanetin kahrından Kalu bela’dan beri susan aşk dile gelince Ümmi bir yalnızlığın elinden tut Ona birlikte öğretiriz belki aşk’ı yeniden Artık acıları gün batımında Yalanlar’la bebarer toprağa gömde gel Gelirken Mübarek annelerin helal sütleriye yıka yüzünü Geceyi Bir çocuğun kara kundağı gibi hüzün sarınca Siyah ibrişimleri yüreğine dolar gibi Adımı diline dolaya dolaya gel Öyle bir uzaklardan gel’ki Söyle o ölüme Vakitsizce kimselerin ellerinden almasın hayatı Toprak kokusuna insan kokusuna Ne barut ne kan bulaşsın Gökkubenin damlarından Herkes kendine bir yıldız koparsın Bir şerçenin sevincinde Fesleğen kokulu sabahları yeniden başlatsın Yüreğini kanatan ıslak tel örgülere basmadan gel Fiyakasını boz gurbetin Kurşun gibi körpe yüreğimizi kanatmadan Façasınıda al gözyaşının diz çöktürmeden bize Ayhan’ca Cümleler AYHAN AKDENİZ |