Durgun gül/üşümü uyandır kış uykusundanDilsiz dudaklarımdan nağmelenen en güzel besteydi, k’okun. Cemaline değen bir rahmetin hoşluğuyla geldi; serçeler. İnsanlığın en masumiyetiydi adın. Yoz bir kış düşürdü; karanlığın ortasında seni, beni. Bağ/daş durma Yusuf gülümsemen ki; Mescid-i Haramda da günah tövbeleri silinir. Leblerinden dökülen her harfte; Mim gibi şükür namazına durur, yüreğim. Göğüs kafesine zulaladığım hasretliğinle Meskensiz, Davetsiz acılara def et. Kanadına bağladığım k’okunla şehr-i İstanbul. Gel! En güzel düş/üşlerimle. Gel! Hazarfenim dipsiz uçurumlarına, Anemis zindanlarına. Kız kulesinin omuzlarına bırak, k’okunu.. Ve Ört, bizi Şems’in kuş tüyü ışıklarıyla. Emirgan lalelerinin adressiz uzanmış boynu büküklüyle Gel ! Sessizliğinde üşümüş kalemime nefesinle sar. Gel! Göğün yanaklarında sevda türküm ol . Ölü diller, Kısır toprak Ahirliğim. Tuzlu sularım Boğazı duaya vurur . Avuçlarımda kederinin son nefes alışları. Gel! Canhıraşlığımı soy. Gel! K’okuna kurban edilmiş bir adak niyetinle Gel ! Kör bıçak bir aşkla,taze baharla. Durgun gül/üşümü uyandır kış uykusundan. Gel! Ay’ın kara peçesinde yalınayak koşan kız çocukluğumu devşir. Haydarpaşa; telli duvaklı ateşbazlığında susma orucu tuttu. Gel! Sağır bir kavimler göçünde menzili olayım. Gel! En tehirli şarkılarda yak beni. Gel! Yüreğimin sol tarafı Azrail’inin koynunda kıvranır. Gel! Yeller oldum, coğrafyanda mültecili gezen. Gel! Dipsiz kuyudaki beni çıkar. gordion. 20/02/2016 |
İstanbul /aşkım, masal diyarı ,insanı büyüleyen bağımlı kılan şehir. Hele bir de hatıralar yatıyorsa içinde...
Çokça güzeldi
Şiir ola