GÖNÜLSÜZ BİR YOLCULUK BENİMKİ...
İmlecine sığındığım en saf rabıtasında
Kıyama durduğum hele ki yüreğin tümleci iken Salkım saçak ne de patavatsız rahvan imge. Tekelinde şu beyhude ömrün biraz da Sefalet addedilen anlık bir kıyımdan bin beter Sureti nefrete bulaşmış kirinden muzdarip iken En sefil rehaveti sığınağı bir gölge Kadar isyankâr. Hanidir sol yakamda düşkün bir sarkaç iken Devinen rahvan edimlere takılı aklın, Belirsiz bir gidişat nasıl da tekelinde Onca kifayetsiz bir gönülden arda kalan Yine de bindiğim trende, hangi duraksa Arkamda kalan. Tümden gelen çoğul bir sağanak; Hakkaniyeti revnak bir kıyam iken En asil ve payidar özlem; Tasavvuru gölgeli bir rabıta, baştan sona Nakşettiğim soluk şarkıda şakıyan Hüzne delalet mihrabı yeknesak bir cümleden ibaret. Dokunaklı tınısı varsıl bir yüreğin deviniminde Göz göze geldiğim ayrılığın sancısı; Yitip gitmelerde saklı oysa en bariz yanılgı. Suret-i kati örselenmiş en münafık vazgeçiş, Kaygan zeminlerde tepetaklak bir ömürden ibaret Madem aşkın o hulasa serzenişi kadar asılsız Bir var oluş hani olur da; Rast gelirim ansızın. Görüp göreceğim en asil düş, Kaderin tecellisine dokunuş En sessiz şarkı yürekten nakşeden, Gönülsüz bir yolculuk benimki; Gidip gelmelerden mütevellit Üstelik bilmeden tükettiğim ömrün haznesinde Vakur bir baş kaldırış, Sesi derinlerden nükseden. Gölgeli bir aşkın tınısında kaybolmuşluğun da Çok ötesinde, kısılı kaldığım en ölümcül sancı Ve ahenksiz bir ömrün tezahürü iken Şu saklı üç beş beyhude yergi: Bir kulağımdan girip öbüründe tıkılı kalan Rahvan bir düşüşün şerefine, Çaldığım aynı şarkı anbean. En iri kıyım muhafazalı bir aşkın Yitik tınısı Ve en muhalif dürtü yıkılmışlığın perde arkası Kadar siteme dönükken yüzüm Ve bilip bilmeden rast geldiğim o muhalif rotada Verilen komutlardan ibaret bir ömür. Belli ki peyzajı safran sarısı bir haritada Yol verdiğim ölümcül düşlerimden arda kalan Yıkık bir maziye delalet iken Şu döktüğüm gözyaşı. Zalim, bencil ve en hezeyan yüklü imge iken, Yoldan çıkmışlığın baş ağrısı, Asılsız bir rabıtaya yenik düşüp de, Çarpıldığım bir akım kadar devingen. Asılı en büyük erdem mademki, İnsanlığın rotası, Hadi ver elini ve avuçla tüm maziyi. Yetmedi ört üstümü günahlarla Ve söyle son sözünü Ölüm öncesi. Alabildiğine nazenin bir yürekten Salkım saçak dökülen sakil bilinmezliğinde Mademki saklı bunca sitem: Hadi dön arkanı ve kaybol gözden. Bilirim bir hezeyandan ibaret en kıdemli sancısın, Sanrılarda kaybolmuşluğum kadar Beyhude bir çakıl taşıyım Yeri geldi mi, En çatık kaşlı isyanımda savurduğum Bir toz bulutuna denk düşüp Çaldırdığım çocukluğuma tüm özlemim. Öznesi yitik bir tümcenin kim bilir Kayıp hangi imleci Şu savruk benliğimle kıyama durduğum, Rahmet yüklü sağanakta eriyip giden Bir faniyim Ve bilip bilmeden koymuşken son noktayı. |
Kaderin tecellisine dokunuş
En sessiz şarkı yürekten nakşeden,
Gönülsüz bir yolculuk benimki;
Gidip gelmelerden mütevellit
Üstelik bilmeden tükettiğim ömrün haznesinde
Vakur bir baş kaldırış,
Sesi derinlerden nükseden.
Harika şiiri yazan yüreğinize sağlık.
Gönül sesiniz daim olsun.
Selam ve saygılarımla.