KARA BAHTIM
KARA BAHTIM
Bir zamanlar, atlas ağırlığınca Hüzün örtülüyken üstümde, Yüreği çorak toprağı kokan Yağmur yüklü gözlerimden. Evrenin çatlayan yanağına Islaklık düşürürdüm , Kendi çölünde susayan okyanusun Göbeğini okşayan mavilerine, Kayar gibi olurdu us’umun bir köşesi… Kurumaya yüz tutmuş bulut ağızlı Kıyı taşlarının yosunlarını, Törpülü yerlerime sürmek için Bir yangının ortasında unutulmuş, Bir damla suyun serinliğini Çekerdim ciğerlerime. Kuruyacak yeri kalmayan ellerimin, Ve sinemin hazana erişmiş, Kuraksı bahçelerindeki, Kiraz çiçeklerinin beyazlarını öperdim Kana karıştırmadan dudaklarımı… Avazlarımda gizlediğim bütün itiraflarımı, Günahlarımı yazardım ellerimin ayasına... Ki..o zamanlar gençtim, dinçtim ve aşk’tım, Şimdiler de bam teli eksik sazımla Kırık sevdaların yanık türkülerini Söyler oldu kara bahtım….! Müşteba Güneş |
Kutluyorum yüreği, kalemi