Işıldayan BotŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ocak 2008 de çıkardığım ilk şiir kitabım "Işıldayan Bot"a ismini veren şiir. Yıllar önce yazılmış, kaybolmuş, ancak aklımda kalanlarla toparlamaya çalıştığım bir şiir. Umarım okunmaya değer bulursunuz.Saygılar
Hava soğuk
Kış kıyametti; Ve Tepe köyün Bakkalı tekti, Okula giderken önünden geçip Rengârenk çikletleri görecekti. Dizlerine kadar çekmişti, Nakışlı yün çoraplarını. Çok zor giyiyordu kara lastikten Yırtık ayakkabılarını. Bir koşuda indi Sarı lacivert beresiyle. Ağzı burnu akmış, Dudakları çatlamıştı Gül pembesiyle. Bir baktı, Bakkalın önü kalabalıktı. Bir sürü araba Hepsi parlak, hepsi kara… Ve yaklaştı yanlarına. Ona dönüp birisi Ve içlerinden en irisi, Yani tombul göbeklisi: “Gel bakalım” dedi küçük kıza. Korkmuştu Kara elbiseli, Kara fötrlü adamlardan. Sonra bekçi Cuma da yaklaşınca Kızaran pembe yanaklarıyla O da vardı yanlarına. İri adam bir şeyler söyledi, Araçlardan birini gösterdi. Koştu hemen kara elbiseli. O da diğerine, Diğeri diğerine... Tezden bagaj açılacak, İçinde bir kutu çıkacak Ferman gibi yani. Kutuyu açarken göbekli, Güneydeki sel felaketi Yardım gibi bir şeyler anlatırken Uzattı elindekini çocuğa. Bu; bir ışıldayan bottu Yanakları gibi pembe Küçücük elleriyle tuttu. Adam halen konuşuyordu: “Bu memlekette, yalınayaklara ayakkabı Aşsızlara aş...” Vesaire, vesaire... Bu benim mi diyebildi küçük kız Yırtık ayakkabılarını atıp kenara, Işıldayan botları taktı ayağına. Ve bir koşuda vardı O çok sevdiği okuluna. Hava çok kıştı, Ders başlamıştı, Kapıyı vurup girdi içeri. “Yerine geç” dedi Coğrafya Öğretmeni. Ve kara tahta da Asılı bir harita, Devam etti anlatmaya; “Bu bölge yazları sıcak ve kurak Kışları sert ve soğuk Akarsuları...” Minik kızın botlarında Yaldızlar parıldıyordu. Henüz fark etmemişti arkadaşları Keşke diye düşündü içinden Kardeşi Ahmet’e de verselerdi Sınıftakilere de. Herkesin botları olsaydı sıcacık... Adamlar kara elbiseli, Siyah arabalı, Kara gözlüklü, karanlık adamlardı. Sadece gömleklerinde beyaz vardı. Olsun… Artık onun botları vardı; Işıldayan botları. Öğretmen kara tahtada Elindeki çubukla Gösterirken bir ırmağı Küçük kıza gözü takıldı. “Anlat bakalım kızım” dedi. Küçük kız botlarını gösterdi; Su çekmiyor öğretmenim Bak ışıl ışıl ışıldıyor. Aaa! Dedi arkadaşları. Yeniden kızardı pembe yanakları, Ve yetişti imdadına okul zili. Koştu ışıldayan botları ile… Bugün minik ayakları Hep sıcak olacaktı Sımsıcak ayakları… |
cemal eroğlu tarafından 4/3/2008 9:09:52 PM zamanında düzenlenmiştir.