0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
883
Okunma
Devler sofrasında bir cüce olarak uyandım akşam.
Şarkılar dillere yapışmış
Ocak ta kar ayazı mıydı ne.
Yılancı dayının ömründe bir kez gözünden öptüğü,
Bilgeliğin
Güzel yarınların habercisi semerli yılan
Göz kırpmıştı fincanımdan.
Sanki gözlerimde sancılı,
Dehşet sultası
Bir gökyüzü bırakmıştı bana.
Avazım yırtıldı.
Bir nefes kaçabildim yarım kalmış güneşin yaprakları arasından.
Kalbim matematiksiz uzay çağı,
Savaşlar artığı.
Ve
Ne ben bakabildim suratıma
Ne de sen,
Çıkınlara bohçalanmış yalanlar kusulurken sokaklara.
Bu berbat hava,
Sımsıkı sararken bedenlerimizi
Elbette gözyaşlarımı dökeceğim
Büyüdüğüm bu topraklara.
Ahh…
Kasılmalar ten’imin iç yerine kadar.
Dokunsam gece vardiyası sessizliğinde akan akşam
Avuçlarımı yalayacak.
Devler saçlarını tarıyorlar aynada
Ve ayna dev aynasında.
Marşı arşa kadar sanıyor.
Şimdilik yüzün siz yüzlerinizi kasarak
Kasılarak.
Ama ben fonda cücelerin zafer marşını besteliyor olacağım
Bu oyunda.
Devlerdi aslında benim uykumu çalan
Kanatlarımı kopartarak.
Ve ben hiç olmadığım kadar cüceydim
Omuzlarının altında.
Boyum ve kollarım kısaydı,
Aynaya sor.
Sor
Gündüz seması çivilenmiş
bitimsiz mavi çizen,
kanatları yırtık martılara,
Bilirler.
Hadi bir yolculuk başlatalım.
Şöyle usul usul kalbimizi yıkayan ırmaklar misali.
Soluksuz öpüşen
Sevgiliye aç dudaklarımız cinsinden.
Ayaklarımız
Yaşam vuran ıslak caddeleri kurşunlasın.
Bam teli çoktan kopmuş gövdesinden.
Yarış halinde melodik şarkılar
Ve ağzımızda doyumsuz ekmek kırıntıları var.
Ve ben tutuyorum ucundan,
hadi sen de…
Uyanalım artık ,
Aynalara mühürlü devlere tutsaklığımızdan.
Havva Kılıç