gece düşerkenkim bilir bugün kaç ölünün ayağına bant sarıldı kimliksiz adını yazdığım kavak dalları gibi insanlar uğultusuz orman bu kadar gürültünün içinde sessiz gidiyorlar zamansız birden-bire nerden bilecek hangi sevdanın gövdesine yapıştığını morg bekçisinden tütününe ateş isteyen hemşire kim bilir bugün hangi evsiz kendi savaşlarına yenildi içsel yolculuğunda kaç şehir üstüne yıkıldı kaç tren geçti üstünden zemheri soğuk zemheri yangın yeri zemheri talan birer birer tükenirken ömür boyu yolluğu bir dirhem bakış bile kalmamış menekşe gözlüsünden kim bilir bu dem hangi deli dünyanın en derin sözünü söylüyor denize geceye geç kalmış martı misali güveni kalmamış kimseye sımsıkı tutmuş aklı ellerinde ilerde ışıklar yanıyor ilerde ışıklar sönüyor tek cümle kalmış hayatından ezberinde kim bilir şu an’lar beton ötesi mekanlarda kaç kişi birbirini anlar kaç kişi feryadındadır em’siz yaranın kaç kişi yüzüne tükürüyordur paranın kim bilir dost resimlerini kesenler de vardır siyah beyaz zamanı albümlerden belki kimileri,eski sevda dörtlükleri okuyordur saatli maarif takvimlerden biliyor musun bir yetimin yüksek dalgadan çığlığıyım şu an geceye belki yanık bir türkü çıkar diye, bir umudum senden kasım |