yağmuru yazyeni uyanmış gibi aralık gözlerim ellerim var yüzüm az dağınık saçlarım savruk babamın ayak sesleri yerinde bi kaç kelime sesli çıksa yaşıyorum diyeceğim hayrolsun eğilip kaldığın yerde cennet telaşı dünyadan çektiğin elin eteğinde ahretlik birikintiler ne zaman huşu içinde doğrulsan karşında ben ’’deli misin’’ yoo kime farz değil gülüşmeler şimdi kendinden yaralı bi sürek ömrün ortasında mağrur bi cırlangıç kadar ivecen sağa ve sola yalpalar gagamda teli bitmemiş bi türkü çoğu nağmeden uzak sorsam limon çiçeği kokar kirli cama çarparak ellerim üşümese resmine dokununca daha uzun uzun söylerdim açardım kepenklerini yok satan anılar dükkanının ağlamasam bir bir dolamasaydın parmaklarını saçlarıma görmeye gitmezdim aynalara bile cismimi bi saçı asıklık ki sorma gitsin annem bile tanımıyor evladını yaz yağmuru ince usul yaz yağmuru buharlaşan hava karşılaşınca soğukla oluşan damla gel yanıma otur kedi de sağ yanıma en evcil sokulganlığım bu benim beni anla |
saygılarımla
zaralıcan