Saçmalamak Üzerine
Elimden gelmeyenler için elime kırgınım biraz da geç kaldığı için ölüme
Şey Ben, bekletilmekten hiç hoşlanmamda bekleten ölüm dahi olsa. Çocuk yüzlerinin kuşattığı şehirlerdir evin Hatıranı yorgan yaptım üzerime örttüm. Yüreğim dört taraftan işgale uğramış Osmanlıdır. Yazamamak sana bir bakıma intihardir. Bir dizeden düşüyorum, dizlerimi kanıtıyorum. Senin yüreğinde bayram sevinci Şen şakrak çocuk parklarıdır yüzün Ben, bir daha okunmamak üzere odunluğa atılmış, bir hayat bilgisi kitabıyım. Kuruyor yapraklarım, kırıyorlar beni kuru bir dalı kırar gibi. Sana tutunmak istiyorum, düşürken gözlerinden. Ben inmek istemiyorum, müsait bir yer diyip beni minibüsten atıyorlar. Soguyan herşey acırmış mesala bir bardak çay Belki ondandır aramız acıyor. Gizlenmekten aciz bir gizim İzimi siliyor aç çakallar Parsel parsel satıyorlar beni Pazarlarda. Yok pahasına hibe ediliyor Hiç nedensiz linç ediliyorum. Doktorlar kabul etmiyorlar beni muayene odalarına Eczaneler ilaç vermiyorlar. Adıma bir oy pusulası dahi göndermiyorlar. İsmim hiç bir resmi evrakta geçmiyor Aynalar yüzümü göstermiyor Kendime adresi olmayan mektuplar gönderiyorum. Savaş artığı şehirler gibiyim hızla terk ediliyorum. Kimse almıyor beni arabasına Yine de ben kızmıyorum kimseye Elimden gelmeyenler için elime Biraz geç kaldığı için ölüme Birde içimden gelmediği için sen, haricinde. Dudaklarımdan şarampole yuvarlanıyor vagonlar dolusu cümleler Elektrik tellerine takılıyor uçurtmam Dünya benim meskenim olmaktan çıkıyor Yeryüzü ile gökyüzü arasında lanet bir yerde sıkışıyorum. Mescid-i aksa işgal altında oraya sığınamıyorum Kutsal filistin toprakları gibi kaynıyor içim Hıncımı şiirlerden alıyorum Bir uçurumdan düşer gibi düşüyor başım Yorgun Ortadoğunun omuzuna Çaresiz birbirimize bakıyoruz Ne ortadoğu ne ben hayatımız hakkında bir karar verme hakkına sahip değiliz. Yok sayılıyor, hor görülüyor,sürekli tartaklanıyoruz. Üzerimize doğrultuyorlar silahlarını Oysa şerefli başımızdan başka verecek hiç birşeyimiz yok onlara. Hiçbir çiceği okşamadan Ellerini tutmadan ölmek istemiyorum Tanrım, ne sağır edici bir sesi var yalnızlığın İnsanlığa olan tüm inancımı çarmığa geriyorlar Beni İsa değilim dayanamıyorum. Beni çaresizlik denen bu ateşe atıyorlar Yanıyorum ben İbrahim değilim tanrım Ve bana su taşıyacak bir karıncam dahi yok. Ölüm kol geziyor içimde Ölümde doğru zamanı bekler mi tanrım? Eğer öyle olsaydı ölmezde değil mi çocuklar Tamam sustum tanrım bari sen affet Ben insanlarını affetmeyeceğim. Bir otobüs terminalindeyim tanrım Burda hayat ne kadar hızlı akıyor Ben elimde ölüm dolu valizimle Kıvrılmışım bir yorgan gibi Tüm heyacansızlığımla ölümü bekliyorum. Ne kadar korkunç tanrım Söyleyecek hiçbir şeyinin olmaması. Söylenecek tüm sözler tedavülden kaldırıldı Anlaşılamamak, ne kadar iç kırıcı Heleki anlaşılmaya bu kadar ihtiyacım varken. Dünya öküzün boynuzlarında mı bilmiyorum ama Öküz benim içimde tam şuramda Kendime taammül edemiyorum tanrım Gittikçe sarıyor ve kuşatıyor ruhumu yalnızlığın yaraları Ben Eyüp peygamber değilim ki tanrım Sabredemiyorum. İçimin tüm mermerlerini toz eden bir bomba patlıyor içimde Bir tufana yakalanıyorum tanrım Sarıyor gırtlağıma kadar beni Nuha gemi yapmayı öğreten sen Bana yardım etmiyorsun Ben tek başıma bu kimsesizliğimle Kalakalıyorun savaşlar ortasında annesinin sesini yitirmiş bir çocuk gibi. Bir çocuk bombaları nasıl döver tanrım? Sana seni sevdiğimi söylemeyeceğim Tutacağım boğazımda Ne çıkarabileceğim Ne yutkunabileceğim. Ne pahasına olursa olsun Sana seni sevdiğimi söylemeyeceğim. Nerdesin şimdi ne yapıyorsun Son hızla sana geliyorum Ey ölüm! Ne kadar güzel insanın bir bekleyenin olması. Tanrım, doğumdan önce ölümü yarattınız Çok garip değil mi sizcede Öldüreceğiniz birşeyi yaratmak. |