Başörtülü Bakire Genç Kızlar
Başörtülü bakire kızlar
Yüksek tirajlı roman yazarlarına ve Çok izlenen sinema filmi artislerine aşık. Boş kaldın mı hemen başka işe koyul ve yalnızca rabbine yönel! Haydi kim taşıyacak sirma kesesinde dünya kadar derdi Taşırdı ve dünyada hiç yaşamadım derdi. Başortülü çilek dudaklı, siyah kanatlı, yasak hayatlı genç kızların Daraldıkça bir makas gibi yurekleri Sıkışıp kalınca akılları /bir ova gibi iki dağın arasında Kimsenin hak yol üzere/ istikameti olamadılar. O iki yakayı birbirine bağlayan köprü gibi Hep varabilmek için hedeflere kullanıldı Hiç bir zaman kendine gelen de kendine gelinen de olamadı. Yol üzeri kervansaraylar gibi kullanıldı, dinlenildi,yatıldı ve terk edildiler. Her bir erkeğinden bir günah kaldı duvarlarında Sonra hiç kullanılmış bir erkek istediler unuttukları tanrılardan dualarında. Başörtülü bakire kızlar uyanıp uyanıp yattıkları uykularında Ve gönül kapılarına deneyip deneyip durdukları anahtarlarında Haticeyi kan revan içinde kureyşin kızgın kumlarında bıraktılar Haticeni efendisine sakladığı ellerini Onlar tutulsun diye açık bir hedef gibi ortada bıraktılar. Ve oysa yasaklı bir sırrı Göklerden gelen bir muştuyu saklar gibi Saklardı hatice kendisi efendisine Ve efendisinden başka hiç bir göğüste uyuya kalmadı yüzü Uyuyup uyanıp uyanıp Uyuyup Hep aynı düşe dalardı. Ve efendisi parmakları arasındaki boşlukları Haticenin parmakları arasındaki boşluklara geçirir, kalbini kalbine denk getirir. Issız ve zamansız kervan yolcuklarında Geçerken efendisi mekkenin korkunç çöllerinden aydınlatırdı yolunu ay gibi. Ve onu yolladığı hiçbir yolculuktan sonra Gölgeyi yurt bellemedi kendine hatice Efendim kızgın güneşlerde yolculuk ederken Ben, nasıl gölgede beklerim diyerekten. Ve bilirim ki ben efendin, kaçıp kaçıp Sığındığında hiraya/ Sen, o kadar emrine amaden varken/ Sevginden katarak hazırladığın azığını sırtlarım / 55 yaşında hiranın o sarp ve dik yamaçlarına dayanırdın/ Görebilmek için efendini/ Dayanamazdı da efendin senin yorulmana/Atarak kendini hiranın o mübarek eteklerine/ Seni karşılardı. Ey hatice Sen ne çok severdin Efendini/ Onun uzun şam yolculaklarında çıkar evinin damına onu gelişine beklerdin/ Söylesene hatice sen efendinin yeryuzündeki cennetimiydin/ Yoksa ona allahın selamı ve rahmetimiydin/ Ey peygamber sen nasıl severdin haticeyi/ Severken sen haticeyi/ Göğsünden ona kuş sürüleri mi havalanırdı/ Yoksa yedi kat semanın/ Kapıları mı aralanırdı/ Sen öyle güzel bakardın kı haticeye/ Kureyşli tüm erkeklerin bakışları yaralanırdı/ Koca bir kainat haticenin ellerinde durulanırdı/ Başörtülü bakire genç kızlar Roman yazan erkeklere aşık. Oysa sen her güne sabah namazı ve haticeyi severek başlardın... |