1-

şimdi ne zor bilsen
ağır ithamlara hafifletici sebepler üflemem

2-
çâresiz bir umudu,
pastırma yazı gibi göğsüne bastırmış bir üşüme diyorum
gidişine

temelsiz bir iki bakış dışında
epeydir görüşmüyorduk zaten

ürkek bakışlı bir cümle geçerse gözlerinden
ya da sıkılı bir avuca yerleşmiş gül
sakın silme kalsın
dudaklarındaki muhabbet karasını

3-
gitmek, isteyerek kaybolmaksa
kaybolmak, bilerek ceza
hissiyatsız zan
elindeki yanan cigarayı düşürürse
çıkarır bir daha sarmaz mı tabakadan
kaybettiğini mücevheri aramaz mı insan!



4-

neden bu kadar alçaktan uçuyor kuşlar
neden bu zamansız terkediş/havalanma
uzun süredir görüşmüyorduk zaten
korkularımız dışında
neyi götürdün yanında
hani o umutlar çok emekti
ne çabuk unuttun
gitmek; hani beni hiç unutma demekti!


5-
hep bir anlam vermişimdir
gözden ırak duruşuna
nitelikli saklanmana
yanaklarını rüzgâra yasaklamana
gitmek coğrafî bir eylem değildir
gölgeni almadığında yanına


belki istedin ki tümden sussun
bir füze gibi göğe fırlayıp kaybolsun minare
belki toprağa düşerse dalını unutur elma
tombala!..

şimdi yaslan arkana
saçlarınla da oynama
kapat gözlerini
öp avucunu koy yanağına
hisset...
birazdan eski bir şiir fısıldayacak
dünlerinin pasına
inan tüm kılıflarına iyi gelecek!
sen bildiğince tıka kulaklarını
o merhametli göğsüne ezan sesi gibi değecek


6-

bilsen kaç kat ateş var sırtımda
bilsen kaç cehennemde pâyem
seni ölümsüzce sevmemden


7-
şimdi ne kaldı diye bakarsan emrinde
hükmüne piyâde bir körebe


8-

unutmadan
"ben bayatlamış boyozu daha çok severim"
dediğinden beri
hafızam seni tâze tutuyor her an!


9-
zamanı bahara kurmuş saat
pastırma yazından ne anlar!





ToprağınSesi




.