Haydi yeter
Haydi.. Yeter....
Fısıltılarla büyüttüğümüz inceliğimizi, avaz avaz kabalığımıza evlat edindirdik. Bir gülüşe bir dünya kurmak varken, bir gözyaşına musallat ettik insanlığı. Alırken küheylan kesilen bezirganlığımız, vermeye sıra geldiğinde sara nöbetli gibi eli yumruk, ağzı ketum hastalıklı bir ruh haline dönüştü. Ya karıncayı ezip geçen güç gösterimize ne demeli. Kuvvetimizi yuvalarını sağlamlaştırmaya değilde, evlerinden barklarından edecek suya kanal açmakta harcadık. Var’ın varlığında zil takıp oynarken, yok’un yokluğunda isyan koktu üst başımız. Ne azda çoğaldık, ne çokta yere bastık. Alınterine olan güvensizliğimizden, el sofralarının haram tabaklarına takıldı kaldı gözlerimiz. Yürüyen ayaklarımız sabırsız, gören gözlerimiz kör, kulaklarımız işitmek istediğimizi duydu sadece. Ne namlunun ucunda ki adam, ne merminin yere düşürdüğü kadın ve nede bombayla parçalanan çocuk düşleri düştü rüyamıza. Yapay eğlencelerle tıka basa doldurduğumuz gönül kafesinde, insanlık namına yer kalmamış, hepimiz zalim baronların küresel tetikçisi haline gelmişiz. Yerlere serilen başımızı kaldırıp, ufukta parlayan umudu ümitle karşılamanın zamanı gelmedi mi? Sol yanımızda muhasebesini yapıp, insanlık alişverişine çıkmanın zamanı gelmedi mi? Adım adım sonuna yaklaştığımız kıyametten önceki durağımızı, çiçeklerle bezemenin zamanı gelmedi mi? Susuz dudaklara yağmur, üşüyen yüreklere güneş, yorgun ve karanlık dünyaya ışık olmanın zamanı gelmedi mi? Haydi ayağa kalk ey beni Adem. İnsanlığa, insan olduğunu haykırmanın tam vaktidir.. |