Bu bir Hacer hikayesi
Bu bir Hacer hikayesi...
Telaşlı, ardına bakarak ve birazda koşarcasına... Bir gözün bulunma halinden... Tamda günahımın kanıma karıştığı şu sıra, Bütün kadehler parlıyor, Kadehler sanki avizeler gibi, Avizelerin içinden yürüyorum. Gözlerim kamaşıyor, Gözlerim panayır yeri... Bir sağa koşuyorum, Bir sola... Bir şeyler yanıyor, Bir şeyler arıyor gözlerim, Panayır yeri.. Safa küçük bir tepe, Bir de merve... Alabildiğince insan şimdilerde... Eskiden bir Hacer var, Bir de susamış oğlu.. Iki tepe arasında mekik, Kuruyan dudaklara serpilsin diye bir damla su... Şimdilerde iki tepe arasında kalmışım, Bir tarafım sefa diğer tarafım merve... Bir de gözlerim panayır yeri... Hacer’in elini vurduğu yer bereket, Su galeyana gelmiş asiler gibi, Su toprağı yardı. Annesinin elinden içti çocuk... Ben işveden içtim... Bu suya düşmüş İsmail için Koşmak. Suya dökülmüş İbrahim’i beklerken koşmak... Bizim şimdilerde yaptığımız, Hacer’in en güzel yaptığı... Koşturmaca... |