İlişme!gök sadağından yalımlanan, tatlı bir kırbaç şakırtısıyım. çarpa çarpa isli göğsüme, ektiğimin kitabesini şavkırım; cem eylerim yalabık yüzüme! “elim” koyar sevme kabahatime, bir çocuğa dokunur gibi, hazanla dokunurum yüreğime. tutar da taşa çalarım, yare sığınma talebimi. ilişme derim lotus çiçeği! istemem dahi türküsünü, hışırtısını nazını el eteğinin ilişme gönlümdeki sevda yüküme! bilesin terki diyarım ben, kendi gurur ülkemden… ne kadar teneke varsa bağladığım, aşkının süslü şehbalinden; bir bir kesip atarım iplerini. ayırırım pare pare ederim, daha sabahı beklemeden; doğacak bütün güneşleri, kimsesiz bırakırım! israf ettirmen yare bana, can pınarımdan susadığını. gitmek gerek derim sorgusuz sualsiz, en çok da susmak gerek, az da olsa ağlamak birlikte; birbirinden habersiz, intihar eden her yanıt arayışında, tüketerek bile isteye kendini, hüküm verdiğin katli fermanıma! ne çare ki ey yas’lı kişi, akıntıya kürek çekmeye gönderirim, bana yaşlı sana genç kalbimi. yakarım hasretinle bedenimi. umudumu dul bırakırım; ölürüm hoyratça adaletsizliğin dirildiği yerde! -heyhat! “gül” iken küfür olurum ağzında. ben sende ne de çok büyürüm; büyüdükçe küçülürüm aslında!- Hidayet Dal/Can Sokağı Lambaları |