Kurtuluşumda Sen Varsın
içimdeki ağır taşları
yuvarladım uçurumlarımdan daha nice tanlar var ışık salacak diyerek. kaygılarımdan korkularımdan kaçarak sığındım kuytularına. en yüce dağlar, en derin denizlerden çıktıysa, derin acılardan en derin sevinçler doğacaktır. benim tek kurtuluşum,tek kutsalım en yüksek umutlarımdır. umudun başladığı yerde sen vardın bittiği yerde de sen varsın. burası çamsakızı kokularının cennetindeki doğduğum köy değil, kent. adamın damarlarında ki kan kirleniyor burada. küçük düşüncelerin büyüdüğü yerler kalmadı buzamanda. büyük düşüncelerin çürüdüğü yerdesin. akşam kızıllığında çobanın kaval sesi yok, rüzgarların bile üzüntüyle,utanarak estiğini görmedin mi? yalnızlığımın cennetinde de cehenneminde de sen varsın. gözüpek,pervasız kasırgalarda varlığımın sınırlarına dek, doludizgin yaşarken, gönlümün har vurup, haman savurduğu günlerde, gönlü derin,gülüşü volkan gibi olanı severken, nice mutluluklarla kucaklaştığım her yerde her an sen varsın. değişken korkak ödlek vefasız adam olmayanlar utandırmasın seni. bir fidanın üzerine ağır gölgeler düşebilir. altın da,gümüş de rengini değiştirebilir ama, eğilmeyen ,ezilmeyen tepeden tırnağa soylu kalan platin olmak da var bu hayatta. Musanın,İsanın,Muhammedin aşkına, iş işten geçti, herşey öldü bitti dediğim yerde ki, kurtuluşumda yine SEN VARSIN. Erol Semiz |