ve dahası...
parmakların eşeliyor kalbimin tenhalarını yağmur sonrası toprak kokusu duaya durdu içimdeki günahsız çocuklar sevdana dair kuşlar öperken dudaklarımdan saçlarımı ördü kader aralıktan… aklıma takıldı parmakların derin bir yokluktan çıkmıştı avuçların ve dahası ağlak geceler basmıştı parmak uçlarını kalemi sıkıca kavrayan bileklerini kesmişti yalnızlığın izleri… ahh parmakların sevgili tanımsız kavimler gibi üzerime üzerime yürüyor her gece vakti… ahh parmakların boş kağıtlara çizilmiş kuş sürüsü göç öncesi harflerin dokusu aklımın notalarına es verirken imansız düşünceler vuruyor zamanın tellerini ve dahası kalbimin tozlarını silkelerken topraklarının acımtırak maviliklerine yüzümün düşünü gömdüm kelimelerinin haznesine… ah parmakların sevgili baktıkça demini alan karanlıklar gibi ah ne çok mavi ah ne çok gerçek… ahh kaşı çatık dudakları iklimler boyu kavruk sevgili izini sürüyor şimdilerde yüzüm akıntıya kapılmış ellerim daha kaç çocuğun kalbine düşer gözlerim ve daha kaç acının peşine takılır da ölmeyen aşklara açar yüreğim söylesene sevgili daha kaç şiir yüzdürürüz marmaranın soğuk sularında… Yusuf”un sabrını Züleyha”nın kahrını içtim ve dahası açlığın şefkatini doyumsuzluğun nimetini tattım şiirin dudaklarından… ah parmakların sevgili susuz yaz gecelerinde Meriç”in kıyısından el ele başlayıp elveda ile söndürüp ateşi aşka yeniden uyandırmak gibi seni ah parmakların sevgili zamanın repliklerine takılıp öldürüyor bizi… elçin... |