YARABBİ BU NE HÜSRANŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yarabbi bune hüsran yürek kül karasında.
Kaldım mahşerde cennet sıratın arasında. Kaderim ızdırabın göz yaşıyla yazılmış, Umutlarım kaybolmuş yaş ve sel arasında. Mezar içinde mezar, bir haraba kazılmış, Ben savrulup gitmişim rüzgâr yel arasında. Aşkına aşiyandım, feryadım döner sandım, Hoşnutu mabedinle gam ferim söner sandım, Canı yâr mûhîtime bülbüller düner sandım, Çok baykuşlar ağladı diken gül arasında. Güneş’i düşlerimin mevsiminde saklarken, Yeldânın zûlmetinde câvidânı beklerken, Nevbaharın rengine gökkuşağı eklerken, Kısılmış vaveylalar dudak dil arasında. Üstüme devrilmiş bir enkâz altında kalıp, Elde darbuka ziller muhabbetine dalıp, Efkârlanıp bir hüzzâm bir de hicazdan çalıp, Teselliyi aradım mızrap tel arasında. Dağ olsa çöker insan, taş olsan dayanılmaz, Bu uyku uyku değil, geldi mi uyanılmaz, Görürsün hissedersin amma yürek yanılmaz, Boynu bükük kalırsın iki kul arasında. Kollarıma zincir vur, ayaklarima kendir, Dağla şu yüreğimi, ızdırabımı dindir, Kuru tabuta degil, sevda atına bindir, Öldüm öldüm dirildim, mezar sal arasında. HARUN YILDIRIM 15/12/2015 |