10
Yorum
47
Beğeni
5,0
Puan
1496
Okunma


su ve ren geyiği, akşamın kıyısında
bir tabloya sığınmış bekliyor
gün de uzun bir mesafe
kısalır, belki bir akşamüstü
yakın olsak, ülkesizce...
nazeninim, uykumdan uyandım
eskimiş bir utancın uğrayıp geçtiği yüzün
perdesiz bir saz kadar kedersiz
duruyor önümde
tenime aktı buz gibi o bakış
karanlık kör
baksam içlenirim
hatta görebileceğimden epey uzaksın
konuşsak, bir telefon mesafesinde
pek oyunbaz çocuklardık
çiçek veriyordu aşk sinsice
bir sırrın müphem cazibesine ekildiğinde.
gördüm, hınzırca gülümsedin
bir seferinde
adın ışıklı bir panodan geçiyor
görür görmez aydınlanıyorum
ne ışıktan, ne panodan
yalnız adının ziyasından, adının ziyasından
yıldızlara emanet yüzün
o tekinsiz sokağın köşesinde bekliyorum ben hâlâ ümitle
dilini sezdiğimden beri yalnız kuşların önünde çözülesim var
içimde bırakılmamış feryatların boynunu bükme
katil olmasın, sevdiğim ellerin
yüzüstü gülmek diyelim biz buna
yüzüstü ağlamak
kalmak yüzüstü
gitmek ve bırakmak eyleminden uzak düşsün bir kere de
omzumdan öp sen
sırtımdan sev, yine yüzüstü
ey insanı avcı olan deniz
bulutlar bize bakıp içleniyor sanma
usanmadan yürü okyanusuna
bitmesini istemiyorsan hiç başlama
görmek istemiyorsan
sakın bakma
ama!
birkaç kez görüldü mührü basıldı benim suratıma
"tarafımdan görüldü"
biri tarafından görüldüm ben yine bu akşam
dümdüz bir acı yok hayatta
kıvrımsız, kesintisiz, öldüresiye
biçimlenen bir kadının kalça kemiğinde
düz bir yokuş yok
kimliklerimiz karışır, o tılsımlı yerde birbirine
emin olmadığımız bir dünyaya üç beş adım kaldı
sabredince geçecek hepsi de...
bu hayatta en çok kötüleri tanımak iyi gelmiyor kalbime
Eylül Nisa / 15.12.2015
Günün Şiirine değer gören tüm şiir sever dostlara teşekkürlerimle!
5.0
100% (23)