I. hüzün ve huzur arasında gidip gelmekte dört nokta bir harf zamanzaman iz sürmekte kalbimde hükmünü sürmekte huzur belki hüzün öyle istemekte
seni kılıcı keskin bir süvarinin merhametine emanet ettiğimdendir sözüm bileylenmekte
iyi ki insanları ateşle yıkıyor dedim cehennemi yaratan tanrıya şükrederken kesiliyordu nefesim
hiçbir gün/ah tutmuyor seni beni ellerimden bir gülümse durağı geçtim üst üste iki hevesten
nasıl bir yokluk acısı bu bilemezsin sol yanıma usulca sokulan herhangi bir muştu b/ekleyesim yok yarına kabarıp taşan süt köpüğü gibi ne ölüme benziyor ne ayrılığa...
damarlarımı doğrayan bir el tanırım, öyle masum duruyor ki kollarının ucunda
şimdi ilanı aşk ettiğime bakma bugünlerde sek içiyorum ayrılığı
hasretle çağırdığımdan mıdır nedir azrail kokar üstüm başım sık sık girdiğimden beridir koynuna
şimdi atlarım göğsümü genişletsin yeter dağlarımda rüzgâr kâr boşuna çözülmüyor başımın düğümleri sular içinde eridi tel tel saçılan buhar sönen ocaklarımın içinde sanma har var kavrulur renklerden önce kokular
ince ayar ince ayar
II.
üç kuruşum vardı basit sözcükler satın aldım kuruyup küçüldü hepsi zamanla aralarında dağıldım bir ses duyurmak kaygısıyla yırttı boğazımı heceler bir yudum ağrılı aşk bağışlayabilirdim sözünden sakınanlara
kanmak bir yılandı evet usulca koynuma sokulan yalandan müteşekkil bir yılan meleklerin fısıldadığı kanlı gömleğini değişim mevsiminde sağımda çırılçıplak korunan
sözler var, dile gelmiş, dilden düşmüş yahut birkaç kez yutkunulmuş bazı sözler say ki korkusuzca unutulmuş çığlıkları susmuyor içerimde
tampon bölgelerden söz ediyorlar sınır ötesinde barışla savaş ölüm ve dirim arası korunan dört noktadan dördü de düşerse nun çizgisinden ra geçerse
hala buradasın diyorlar hayretle hiç sanmam varlığım yanılsama biçiminde
vurulsun artık alnımdan vurulsun gönül kavuran bir çerağ kurulsun öte dünya yerine kanından bir köz lekesi alnıma mühür gibi vurulsun
şimdi hiç kimseyim artık yokluğumdan usanmam sonunda düştün dikenli teller ardına sınır ötesi harekat gereklidir aramızda hal hatır sormalara
sana bol bir entari dikmiştim has ipekten kalbim tenime sığmazken
bir hünkar gibi sürüdü entarini gölgen tüm fetihleri ateşe veren ölüme kadar çarpılmış kapılarım korkularım titredi ardınca açık kalan korkular boğazıma kadar yükselen balçık bir elifi boynundan tuttu inanmayacaksın ama gölgen tüm aşk ülkesini hünkarım bir kanat çırpışıyla yuttu unuttu seni beni dünya unuttu
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
HÂZIR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HÂZIR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
bugünlerde sek içiyorum ayrılığı
SÖZLERİ ETKİLEYİCİ OLMUŞ. ŞİİRİNİZ ÇOK HOŞ DEVAMINI DİLERİM..
SEVGİYLE