Bella...Ah Bella... Gücümüz yok yaşamaya belki de bu yüzden ölemiyoruz Sıvası dökülmüş öyle çok düşün ardı sıra. zaten Bazı şeylerin acısına nasıl dayanılır başka Kaliteli bir yalnızlığın birinci kuralı üşümektir Bella Üşümek ki Ağustos sıcağında titreye titreye adını hecelemektir Yaşayamayan zaten Ölüdür Bunu bilmeyene aşık denmez Bel -la Sen bir şiirsin ve okundukça şehirler düşüyor birbiri ardına göğsümde. Ve ben her seferinde Yarama yâr basıyorum çünkü ellerinsiz geçmiyor hiçbir şey... Nef/es al Bella nefes ver Bella alçalıp yükselen sinende kuşlar şakıyor Bu kuşlar sana ne çok yakışıyor Ellerine sonbahar değmiş çocuklar erken yatar geç uyanır Uyku bahane düşe yatıyorum düşe kalka rüyalara seni katıyorum... Bir öykünün en can alıcı yeri sonu değildir Mutsuz sonları olan masallarda tutar Bella Sen yinede tut elimi ellerin ne çok şey oluyor Öylece sunuyorum boynumu sana amasız / fakatsız bir teslimiyettir bu... / Kilometre taşları boyunca ölümlüyüz ah ne çok yara ne çok ölüm birtek yâra .. / Akşamlar Bella akşamlarda devriliyor Adamın omuzlarına zemheri gibi gibisi olmuyor hasretin Devriliyor evler, sokaklar, caddeler ve şehirler Yalvarırım devirme gözlerini uyunulmaz uykular bunlar hep Adama öksüzlük bile koymuyorda bazen Yârin öpülmemiş saç teli sızlıyor usul usul ciğerinde ... |