Burka … (Farsça konuşan bir ağızla güneşin ilk ışığına ,doğuya )Tahta kapının gıcırtısı ve çocukluk günleri masalları Uyumayı sevmeyen acıların iniltileri ,ıslak başucu mendilleri Yok saydı birileri Seni Beni Her şeyi En çokta bizi …. Yağmur saçlı kadınları da bilirim ,gümüş grisi tokalarını da Yine geceyi giyindim ,aklımın uçurumlarında gezindim Hiç biri Burka..!! hiç biri senin gibi bakmadı hayata Alemin kan çanağına dönmüş gözleri ve bir mülteci bakışı Birbirine bağlıyor sanki kıtaları ,kurşun kadar tahrip edici ,etkili Allah’ın kelamı kadar değerli ,manevi Demir paletler ezerken zihni mi ,çiçekler ile donattım bütün kampları Uçurtmalar Burka ..!!! kirlenmemiş gökyüzü uçurtmaları Sana ,Emir’e Hasan’a ve Behman’a Kalaşnikofların karanlık gölgesi ve bir mülteci bakışı Eski bir gazel yuvarladım dilimde ,Tahran’a Kabil’e ve İslamabad’a Korkmuyorum Burka ..!! Hazar’a giden tozlu yolları da bilirim ,ecelin devriye attığı ülkeleri de Ben bir şairim ,kendimi de yazabilirim ,elbette seni de Saklı bahçenin gizemli kadını ,Ahmet Zahir’in ağlatan şarkısı O yeşil bakışlar da bir umut var mı yine de Çocuğunun ölüsüne sarılanlara Çaresiz bir kuru ekmeğe muhtaç kalanlara ,öz vatanından sürülenlere Bu çirkef düzende yaşamam için bir sebep Burka ..!!! tek bir neden var mı ..? Eski bir gazel yolladım ,taşlanarak recm edilen can/lara … Farsça konuşan bir ağızla ,güneşin ilk ışığına ,doğuya Cennet bakışlı Burka’ya ve asil ruhlu Behman’a …. *10.12.2015 Perşembe 01:15 /İstanbul |