sen yoktun şila
maviler düştü yeryüzüne
sen yoktun şila dört duvar arasında yudumluyorum sensizliği bir masal büyüyor dağların yıkılışlarına yakıyor kendini bağrımdan çıkardığım şiir kanatlandı kırlangıçlar kulağıma bir şeyler fısıldarcasına dudağımdan hiç düşmeyen yokluğun sarıyor içimin coğrafyalarını şila Umudun serin sularında bilinmeyen bir ses yankılandı ses, sessiz Gürül gürül akan ırmak donuyor kanı çekildi sevdanın şila üşüdü ırmak Haylazlaşan vedalar yalnızlığın dibinden yürüdü ben ışığına yürürken şila bakışlarında gecikmeden gel çağrısı ezilirken yokluğun karanlık bir kuyuydu gebere bildiğimce ’susuyorum’ sana kayboluşuna tanık ol şila ... |
EMEĞİNE TEŞEKKÜRLER