EFKAR DÜŞER
EFKAR DÜŞER
Dünler güne yabancı, bedenler cana gurbet, Gafletin gölgesinde şeytana inkâr düşer. Pembe bohçada saklı aranılan muhabbet, Düşlerimin peşine bir sarhoş rüzgâr düşer, Ömrümün iklimine hep sahte bahar düşer. Gönülsüz şafaklarda güneş bir başka doğar, Yalnızlığım kendimi kendi içimde boğar, Esaret ki gündüzün aydınlığını sağar, Susar lal olur dilim, gönle ahu zar düşer, Artan susuzluğuma şer akan pınar düşer. Elemin yelpazesi titrer zaman elinde, Pişmanlığımdır her dem gezer rüzgâr dilinde, Saklanır mahcupluğum saçımın her telinde, Yaşamadan baharı lapa lapa kar düşer, Bahtıma sıla değil bilinmez diyar düşer. Kalbimdeki katreyi sığdıramam engine, Değişir gökkuşağı, döner ateş rengine, Seyirciyim nefsimin mantığımla cengine, Ne borçlarım ödenir, ne mizana kâr düşer, Düşündükçe gönlüme bir ince efkâr düşer. Yıldızlar taşır vakti sonsuza usul usul, Karşı konulmaz buna, böyledir ulvi usûl, Ecelin pençesinde beklenen malum vusul, Gözledikçe yolunu aklıma o Yar düşer, Ne yazık ki bağrıma götürdüğüm nar düşer. Halil GÜRKAN |