GEÇMİŞTEN GELECEĞESana bir şey söyleyim mi birader? O taş gibi sine bitmiş, hış olmuş... Yürümeye başlamıştık beraber; Bahar geçmiş, yaz, güz derken kış olmuş! Nerde kaldı aş peşinde koşmamız? İştiyakla dere, tepe aşmamız... Dizlerimiz kan içinde düşmemiz; Şimdi onlar; karabasan düş olmuş... Ne hülyalar kuruyorduk o evde... Zaman yaktı, eridi gitti gövde! Çeşmelerden içerken bir tas sevda; Hayallerin hepsi soğuk duş olmuş... Pencerenin önünden kaç yıl geçmiş? Saymadım bu sokaktan kaç kul göçmüş! Hayatının kıymetini kim ölçmüş? Gençlik uçmuş, kanatlanmış kuş olmuş... Hem uhrevi, hem dünyevi okurken; Bilgileri ilmek, ilmek dokurken... Yürünen o, yollar derin çukurken; Dünya dönmüş, ayaklar hep baş olmuş... Çıkamadık hayat denen gizlerden... Biraz ketum kaldı dünya bizlerden! Koşturmaktan bitap düştük dizlerden; Eklemler hep kireç olmuş, taş olmuş... Birken iki, ikiyken beş olduk ya! Hem severken, hem sularken solduk ya! Kalp bağında çiçeklerle dolduk ya; Fidanlar meyveye durmuş, hoş olmuş... Gençlik elde iken âlem ışırken; İnsan gücü ne zorluklar taşırken… Her gün biraz finale yaklaşırken; Apaydınlık günler artık loş olmuş… Şimdi dönüp o geçmişe baktıkça; Hatıralar içimizi yaktıkça... Bir dost bulup derdimizi döktükçe; Maziyi yâd eden gözler yaş olmuş... Antalya-2015/12 Halil Şakir Taşçıoğlu |
Emeğine kalemine sağlık
Yüreğinin sesi daim olsun