İlhâm AğrısıSükûtu kıskandıran bakışların var senin, Bağın yâdına düşmüş gül senin, bahâr senin. Dolunay ışıkları mesken tuttu gamzeni; Bir mısra kadar masûm tebessümün yâr senin… Ellerinden dökülen bir güle neden olsam, Seni bir ömür boyu mutlu eden ben olsam. Belki yakarış değil, bir duâdan da öte; Dudağında tatlı söz, yanağında ben olsam… Vurgun sahillerimin sebebi bu gülüştü, Ne saraylar yıkıldı, Ebâbiller üşüştü. O efsûnlu, yağmurlu, hercâi gözlerinden; Bana birkaç tesellî, şâire ilhâm düştü… Dokunsan neşv ü nemâ, ağlasan soğur cemre, Karaya vurdu günâh, hesâp kaldı mahşere. Yakamoz akşamların rıhtımına asılı; İsmini de götürdü uğradığı her yere… Erguvan saçlarından bir demet sevdâ sana, Islak kirpiklerinden bir meşâle yakana. Zifiri bir dorukta mesâfelere inat; Bir hayâl kadar uzak, bazen yakınsın bana… |