Kaldı
Dal kırık, mevsim hazan; bağban mahzun, gül kaldı.
Ruhta bıçak yarası, uslanmaz gönül kaldı. O masumca bakışlar kirlendi birer birer, Çocukluğumdan geri bembeyaz bir tül kaldı. Yeryüzüne adını nakşetme hayalinin; Çarptığı yüreklerde ateş söndü, kül kaldı. Devir o devir değil; hayâ ayaklar altı, Bir nesil türedi ki edep gitti, zül kaldı. Kandillerde tükenen ömür sermayesinin; Günahını yüklenen bir garip eylül kaldı. Sevda serenâdının kesildi artık sesi; Ne ağaran tanyeri ne de bir bülbül kaldı. ’Nefes’ bildiklerimiz bir lahzalık ’heves’miş, Hayran hayran baktığım efsunlu kâkül kaldı. Yitirdi ilhamını söze hükmeden şair, O tasvir kudretinden sade tahayyül kaldı. Avuçlarımda senden kalan, İrem Bağı’nı; Terk-i diyar eyleyen bir demet sümbül kaldı. "Bismillah"a aşina diller nerdedir pîrim? Şükredenden eser yok, işler hep müşkül kaldı. |