O ÂN
O ân, bir yaprak gibi savruldu gökte şiir,
O ân, öldü acılar fânudunda bu şâir… Nurullah GENÇ O ân, mavi göklerin bulutları yontuldu, O ân, musikişinas yalnızlığı besteler. O ân, mercan kayalar bir doluya tutuldu. O ân, hüzzam tutuştu; yağmalandı güfteler. O ân, doğum sancısı bir yangına dönüştü, O ân, şiir, şairden bir lahzalık utandı. O ân, sanki baharın mevsimine kış düştü; O ân, Mecnun, Leylayı sonsuz sevgili sandı. O ân, arafta mahpus emsalsiz bir devrimdi, O ân, gönül aldandı imzasına eserin. O ân, maymun soyuna insan has bir evrimdi; O ân, kanlar kusturdu kürre-i arz, göklerin. O ân, mürekkep kadar saf ve berrak düşlendi, O ân, bir ironiye akıllar mahkûm oldu. O ân, şefkat tokadın efkârı hüzünlendi; O ân, tarihi miras, zerrecik bir kum oldu. O ân, kaldırımların yüzüne indi tokat, O ân, masum bir çocuk, gençliğinde boğuldu. O ân, çöktü üstüme yorgun sır gibi tâkat; O ân, iblis kibirden lanetlendi, kovuldu. O ân, kelimelerin dize geldiği ândı, O ân, nutkum tutuldu; dilim büsbütün aciz. O ân, pire kendini aynalarda dev sandı; O ân, üstün insanda müthişe üstün aciz. O ân, hüznün matemi çiselendi öfkeden, O ân, yağmur damlası düştü bir sevda için. O ân, meğer gördüğüm ibaretmiş lekeden; O ân, infilak oldu; çivide asi perçin. O ân, kâbus geceden ejderhalar dirildi, O ân, derin bakışın meyvesidir sözcükler. O ân, Nuh peygamberin ömründen gün eksildi; O ân, elif ve nun’un hemzesidir sözcükler. O ân, basamaklarda katledildi gayeler, O ân, ürkek Herkül’ün yeltendiği cesaret. O ân, rüşvet, iltimas; rütbe başı payeler; O ân, türlü bahane, bin bir yalan, mazeret. O ân, ırz-ı mahreme yabancı bir el değdi, O ân, berrak denizin kana döndüğü asır. O ân, gül karşısında lâleler boyun eğdi; O ân, onda gördüğüm tasviri noksânlı sır. Ömer Fâruk İPEK |
"O ân, maymun soyuna insan has bir evrimdi;" Bu mısrâ, din ve bilim dışı; kabûl edilemez. Allah, İnsanı özel yarattı...!
Sağlıkla kal... Selâm ederim.
kadiryeter