Ah Efendim!Hangi mevsime yazıldı vuslat? Hangi yağmurlar yağsın ki avuçlarıma; baharım olsun? Cömertliğin, şefkatin, merhametin… Emsali olmayan; o, güzel ahlakınla donanabilsem Bir nebze sana benzeyip, Bir nebze sen olabilsem Ah o; abdest alışın, huzura durup secdeye varışın… El açıp yakarışın… Bağlılığın… Vakarın… Tevazün… Nasıl anlatayım seni? Her halin edep, her sözün hak Sen, yürüyen Kuransın; Efendim? Ey Hakkın boyasına boyanıp, İnsanlara; emsali olmayan bir insanlık örneği teşkil eden İyiliği emredip, kötülükten men eden Ey, herkesin ya nefsi diyeceği o günde Secdeye kapanarak; ‘’illa ümmetim illa ümmetim’’ niyazıyla Ümmetinin affını dileyen Ve sevginin, dostluğun ebediyetini gösteren Kardeşlerim dediğin bizler, kardeşlik hukukunu gözetememiş olsak da Sevdik Efendim, biz seni; görmeden sevdik Seni sevenleri, ahlakıyla sana benzeyenleri de senin için sevdik Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen; gönüllerin tabibi! Yeryüzü seninle şereflendi Mekke, Medine seninle şereflendi Bütün peygamberler sana ümmet olmak isterken, Biz senin ümmetin olmakla şereflendik Ne kadar şükretsek az… Nihayetsiz şükür Rabbime; Herkese nasip olmayacak imanla müşerref eyledi bizi Sana uymayı ve sana layık ümmet olmayı da nasip eylesin Ve kavuşmayı… Gözlerimi kapatıp açtığımda, huzuruna varıp, ‘’Esselatu vesselamu aleyke ya Rasulallah…’’ Derken, bulmak gibi, Hayali vuslatlarım var; gerçeğini ümit ederek Ah Efendim! Ah bir gelebilsem! Yağsın yağmur hiç dinmesin… |