Hüda…‘’Allahümme ecirni minennar’’ (Allah’ım, bizi cehennem ateşinden koru) Yıldızlar-ay, göklerde nasıl durur çivisiz Bu evren, bu kainât kimin eseri düşün Çiçek böcek her yer aşk, Bir koymamış sevisiz Sahibini anımsa yastığındaki düşün Kestikçe boy vermesin göğsündeki engerek Şeytanın göz süzdüğü, dimağı puslu kâfir Boğazından geçerken yediğin onca ekmek Şükredeceğin yerde dilinde türlü zehir Kıyamet ânı gelip mahlukât dirilirken Kirpiğini ıslatan, kızıl sudan bir nehir Alev alev kor ateş üzerine gelirken Sanılır ki yanıyor, koskocaman bir şehir Hadi aç yüreğini, nasuhî tevbeyle sar Anne yüreği gibi dokunurken yel gani Tevvâb’ın aşkıyla yan, yanabildiğin kadar Gafletin uykusundan uyandırmışken seni Bir gece besmeleyle suya dokunmak hani Düşlerini asıp da, kıbleye dönmek var ya Şeytanın bacağını, imanla kırmak gibi Hüda ile vuslatta, uzaklaşırken gayya O havayı solumak her sabah ezanında Ne mukaddes duygudur, secdeye varan için Sahib’ini andıkça gül açar mekânında Cennete adım adım, yaklaşıp duran için… NÜS |