LEYLAK KOKULU SABAHLAR
Hava kasvetli güneş belli belirsiz gökyüzünde
Dağlar yeşillikten sıyrılıp güz rengine büründü Rüzgar fısıldayarak eşlik ediyor bulutlara Sımsıcak bir yaz sonrası Üzerimdeki mahmurluğu atmak için Kendi kendimi telkin ediyorum Uyan artık bu rüyadan Eskisi gibi değil hiç bir şey Sevmiyorum Kurumuş yaprakların dallardan savrulmasını Ağaçların o yemyeşil örtüsü ve çiçeksiz olması Kuş cıvıltıların dan mahrum kalması iç çektiriyor bana Gazeller arasında yürümek Onca senenin anlayamadan bir çırpıda geçtiğini Hüzünlerin çokluğu umutların yitikliğini hatırlatıyor Su birikintilerinde izlediğim suretim de Alnımdaki çizgiler umurumda değil Gözlerimdeki sönmek üzere olan ışık Gerçekleşmemiş hayallere hatıra olsun Ellerime düşen lekeler Hayatın sonunda ölüme yakın olmam Umurumda değil Yazdığım tüm şiirler Eski bir defterde çatı arasında saklansın Senden başka kimse bilmesin Kimse okumasın Gençliğim güzelliğim Soluk bir çerçevede çekmecede dursun Vakti gelince diyarı terk edecek Göçmen kuşlar gibiyim Elimde sevdaya seninle yaşanan günlere dair Bir kaç anıdan başka bir şey yok İçimde bir boşluk duygular darmadağın Mevsimlerden sonbahar Aylardan Kasım Çok yakında karlar düşecek saçlarıma Tüm yollar bir bir kapanacak Oysa ben mevsimlerden ilkbaharı Aylardan Mayıs’ı severim Bir de seninle gülümseyerek uyanıp Sarmaş dolaş başlayan leylak kokulu sabahları. Hacer Erkek |
Kutlarım yürek sesinizi şairem gönül dolusu sevgiler...))